16 Şubat 2011 Çarşamba
Kadın ve Erkeğin günlüğü
15 Şubat 2011 Salı
Av...
Bir Amerikalı ve bir Japon safariye çıkmışlar.
Her ikisi de birbirlerine hava atmak için yanlarına son teknolojik silahlar almışlar.
Safarideyken uzakta bir aslan görünmüş.
Amerikalı lazer tüfeğini doğrultmuş ve aslana ateş etmiş... Karavana.
Hemen Japon uydudan yönlendirmeli tüfeğini doğrultup ateş etmiş. Fakat o da karavana.
Aslan bizimkileri fark edince üzerlerine doğru gelmeye başlamış.
Amerikalı bir yudum viski içip acı sonu beklemeye başlamışken, Japon botlarını çıkarıp spor ayakkabılarını giymeye başlamış.
Bunu gören Amerikalı sormuş:
-Ne o, aslandan hızlı mı koşacaksın?
-Yoo, senden hızlı koşsam yeter.
14 Şubat 2011 Pazartesi
Lastik..
Yaşlı bir adam elinde bastonuyla kalabalık bir belediye otobüsüne biner…
Ancak otobüste oturacak yer yok…
Bastonunu yere vura vura orta sıralara doğru ilerliyor ihtiyar adam… taaa arkaya kadar gidiyor ama kimsede tık yok.
Baston tıklamasından rahatsız olan gencin biri yüksek sesle bağırır amcaya;
''Dede... Şu bastonunun altına keşke lastik taksaydın bu kadar ses çıkmaz, biz de rahat ederdik…''
Bütün gözler gence dikilirken yaşlı adam hiç istifini bozmadan otobüsü kahkahaya boğan bombayı patlatır:
''17-18 sene evvel o lastiği baban taksaydı şimdi bizde rahat ederdik..!!”
İki kadın..
Batman..
Biri nişanlı, biri metres hayati yaşayan, biri evli 3 kadın konuşurken erkeklerine fantezi yaşatmaya karar verir, 3ü de ayni şeyi giyecek ve ne olduğunu birbirine anlatacaktır, kıyafet siyah deri bustiyer, jartiyer ve siyah maske olarak seçilmiştir, 2 gün sonra buluştuklarında önce nişanlı olan kadın anlatır:
Deri bustiyeri giydim, jartiyeri taktım, maskeyi de takıp nişanlıma kapıyı öyle açtım, beni görünce 'sen benim hayatımın kadınısın ' dedi ve bütün gece seviştik.
Metres olan da 'ben de giyindim, maskeyi de takıp, üstüme bir pardösü geçirdim, onun ofisine gittim, içeri girip kapıyı kapatıp pardösüyü açtığımda hiçbir şey demeden beni masaya yatırdı ve bütün gece seviştik'
Evli olana dönerler, o da anlatır 'Ben de çocukları anneme yolladım, ışıkları kıstım, jartiyer ve deri bustiyeri giyip maskeyi taktım, kocama kapıyı öyle açtığımda bana 'Selam Batman, bu aksam yemekte ne var?' dedi..
Pozitif haber..
13 Şubat 2011 Pazar
Seçim işleri..
Clinton Mübarek'i ziyaret etmiş.
"Ya, Başkan" demiş, "size çok özeniyorum. Bizde seçim sonuçları günlerce belli olamayabiliyor. Her türlü teknolojiyi kullanıyoruz ama bir türlü bu işi beceremiyoruz. Sizde ne güzel, sonuçlar sandığın kapanmasından birkaç saat sonra belli oluyor. Nasıl yapıyorsunuz bunu? Sizinkiler gelip bizim seçimler için de çalışsa ya"
"Hay hay" diyen Mübarek ekibini ABD seçimlerine katkıda bulunmaları için göndermiş. Seçimler yapılmış. Birkaç saat sonra Mısırlı seçim uzmanları sonucu açıklamışlar:
Seçimi yüzde 90 ile Hüsnü Mübarek kazandı.
12 Şubat 2011 Cumartesi
Delik delin..
Uçak fabrikasında yeni bir uçak tasarlarlar ve prototip hazırlanır. Her şey mükemmel. İlk test uçuşunda uçağın kanatları gövdeyle bağlantı yerinden kopar. Tüm ekip enkazın başındadır. Birisi;
-"Kanatla gövdenin birleştiği yerlere delik delin," der.
Yeniden hesaplamalar, iki yıllık çalışma ve nihayet test uçuşu.
Ne yazık ki akıbet yine aynıdır. Tüm fabrika personeli enkazın başındayken yine o acayip adam aynı öneriyi yapar.
-"Delik delin kardeşim."
Üçüncü denemenin de akıbeti aynı olunca proje sorumluları acayip adamın dediklerini uygularlar. Sonuç tam bir başarı ve inanılmaz bir sağlamlık.
Acayip adamı fabrika içinde bulurlar ve proje müdürünün önüne getirirler.
-"Biz bu kadar profesör, mühendis, teknisyen bu sorunu çözemedik, sen çözdün. Kimsin sen?"
Adamcağız sıkılarak cevap verir:
-"Tuvalet temizleyicisiyim, kahrolası tuvalet kağıtları hiçbir zaman delikli yerlerinden kopmazlar da!"
11 Şubat 2011 Cuma
Kıravat..
Çölde su arayan genç adam uzakta kulübe gibi bir şey gördü ve hemen koştu. Kulübede yaşlı bir adam ve önündeki sehpada bir sürü kravat vardı.
“Suyun var mı amca?” diye sordu.
“Maalesef yok evladım. Kravat almak ister misin? Tanesi 10 dolar.” cevabını aldı.
Susuzluktan bunalmış genç adam bağırdı: “Kravatın sırası mı be adam.”
“Sen bilirsin evladım.”
“Nerde su bulunur, sen onu söyle bana.”
“Su karşıdaki tepenin 2 km ilerisinde bir lokanta var, soğuk su bulunur orda.”
Kızgın kızgın mırıldanarak yaşlı adamın yanından ayrılıp tepeye doğru yönelen genç adam saatler sonra kan ter içinde geri döndü:
“Senin o ib...e kardeşin kravatsız içeri almıyo.”
8 Şubat 2011 Salı
Köprü
Adam oturmuş, bir süre düşünmüş ve; "Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim fakat uçaktan korkarım ve denizde beni çok kötü tutar.Benim için Hawai'ye bir köprü yap böylece arabayla oraya gidebilirim" demiş.
Adam ne yapalım o zaman deyip yeniden düşünmeye başlar. En sonunda; "Dört kez evlendim ve boşandım. Bütün kadınlar benim duyarsız olduğumu düşünür ve onlarla ilgilenmediğimi söylerlerdi. Bu yüzden kadınları anlayabilmeyi diliyorum. Kadınlar nelerden hoşlanırlar, nelere gülerler, nelere ağlarlar, davranışlarındaki temel mantık nedir ? Bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini anlayamıyorum. Bana kadınları anlama gücü ver"
7 Şubat 2011 Pazartesi
Evin yeni hizmetçisi...
Adam evine telefon açar, ancak telefonu açan yabancı bir bayandır.
Adam karşıdaki sesi duyunca şaşırır, bayana sorar:
"Sen kimsin?"
Kız cevaplar:
"Evin hizmetçisiyim."
"İyi de bizim hizmetçimiz yok ki!"
"Evin hanımı beni bu sabah işe aldı."
"Ya. Öyle mi? Ben de evin beyiyim. Hanımı çağırır mısın?"
"Hanımınız şu an yatak odasında kocası sandığım bir adamla beraber."
Adam şaşırır, sinirlenerek;
"Elli bin dolar kazanmak ister misin?"
Kız; "Tabii ki isterim. Kim istemez..."
"O zaman çekmecedeki silahı al, yukarı çıkıp o cadı ile o sümsük herifi vur!"
Önce ayak sesleri duyulur, sonra iki el silah sesi.
Hizmetçi telefona geri gelir:
"Öldürdüm efendim, cesetleri ne yapayım?"
Adam; "Cesetleri havuza at."
Kız duraklar:
"Ama burada havuz yok ki?"
Adam bir süre düşünür ve cevap verir:
"Orası 112 43 44 değil mi?
"Hayır!!!!!
"Pardon, pardon..! Ben yanlış numarayı aramışım.”
Büro
Yalan makinesi..
Adamın biri, bir yalan makinesi almış.
Akşam yemeğinde denemek istemiş. Oğluna “bugün neredeydin” diye sormuş.
Oğlu da “okuldaydım” diyince yalan makinesi ötmüş. Oğlu “sinemada erotik bir filme gittiğini” itiraf etmek zorunda kalmış,
Babası da kızmış ve oğluna "ben senin yaşındayken erotik nedir bilmezdim bile" deyince makine yine ötmüş.
Bunu duyan anne gülmüş ve "al işte, senin oğlun!.." demiş.
Makine yine ötmüş!..
6 Şubat 2011 Pazar
Ne Olacak..
İki Alman, Hans ile Mans Türklerin rakıdan ne anladıklarını merak edip bir gece meyhaneye gitmeye karar vermişler. Meyhaneden içeri girip acemi bakışlar ile etrafa baktıktan sonra, yan masa ne sipariş ettiyse aynısını sipariş edip içmeye başlamışlar rakıyı.
Birinci kadehin sonunda Hans, Mans'a sormuş:
- Mans bir şey hissediyor musun?
- Hayır Hans. Devam edelim içmeye.
Bir süre sonra yedikleri mezelerin de eşliğinde ikinci kadehe başlamışlar. Bu sefer Mans dayanamamış ve;
- Hans, demiş. Bir şey anladın mı?
- Hayır, devam et.
Üçüncü kadehi de bitirdikleri sırada Hans tekrar Mans'a sormuş.
- Ne hissediyorsun Mans?
Mans ağır ağır gözlerini kaldırmış:
- Ne hissettiğimi boş ver de Hans. Ne olacak bu Almanya'nın hali?
5 Şubat 2011 Cumartesi
Canlı türleri
İlköğretim okulunda öğretmen bir öğrenciye sorar:
-"Kızım canlılar kaça ayrılır?"
Öğrenci yanıtlar:
-"4'e öğretmenim."
Öğretmenin aklı yatmaz,
-''peki, say bakalım'' der.
-"1. Bitkiler, 2. Hayvanlar, 3. İnsanlar, 4. Çocuklar."
Öğretmen sorar:
-"Çocuklar insan değil mi?"
Çocuk duraklar. Öğretmen,
-''Ona göre yeniden say bakalım."der.
Öğrenci sayar:
-"1. Bitkiler, 2. Hayvanlar, 3.Çocuklar."
Öğretmen şaşırır:
-''Kızım insanlara ne oldu?''
Kız cevap verir:
-''Kalplerinde sevgiyi yeşertip düşünebilenler hep çocuk kaldılar, diğerleri de hayvanlaştılar öğretmenim!''
Büyük kin...
Temelin karısı Temel'i İdris'in hanımı ile yakalar.
Sesini çıkarmaz ve hemen İdris'e gidip vaziyeti anlatır. İdris;
-“vay adi uşak şimdi ben ona gösteririm” derken, Temelin karısı atılır.
-“İdris sen de intikamını benden al” der ve beraber olurlar.
Arka arkaya bir kaç kez intikam alındıktan sonra, sigara molası verilir,
Temelin karısı İdris’e,
-“bir kere daha intikam alsana” der,
İdris de sigarasından bir nefes daha çeker ve cevap verir.
-“benum kinum geçmiştur ...”
4 Şubat 2011 Cuma
Aile hekimliği
Temel parmağını camla kesmiş.
Telaşla, Sağlık Bakanlığının yeni organize ettiği ve çok övündüğü aile hekimliği binasına gitmiş.
İçeri girince karşısına iki kapı çıkmış:
Birinde "Hastalıklar" , ötekinde "Yaralanmalar" yazıyormuş.
"Yaralanmalar" kapısından girmiş.
Yine önünde iki kapı gelmiş:
Birinde "Kanamalı", ötekinde "Kanamasız" yazıyormuş.
"Kanamalı" kapısından girmiş.
Yine karşısına iki kapı çıkmış:
Birinde "Hayati önemi olan", ötekinde "Hayati önemi olmayan" yazıları varmış.
"Hayati önemi olmayan" yazılı kapıdan girince kendini sokakta bulmuş.
Eve gelirken arkadaşları sormuşlar:
- Temel..! Nasildur, sağa iyi baktilar mu ?
- Hiç bakmadular ama organizasyon müthiş !!
EMZİK...
3 Şubat 2011 Perşembe
İkinizi de yakarım..
Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar. Davalının avukatı kadına yaklaşır:
"Bayan Jones, beni tanıyor musunuz?"
Yaşlı teyze cevap verir:
"Ah evet Bay Williams sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum. Siz o zamanlar bile aileniz için tam bir baş belasıydınız. Sürekli yalan söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım dediğiniz insanların arkasından konuşuyorsunuz, 2 Dolar fazla kazanmak için herkesi satarsınız."
Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur. Adam ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar:
"Peki Bayan Jones, ya karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz?"
Kadın yine cevaplar:
"Elbette tanıyorum. Çocukluğunda ona dadılık yapmıştım. Tembel, ödlek ve alkolik adamın tekidir. Etrafında bir tek dostu yoktur ve herkes onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor."
Bütün salonu bir uğultu kaplar. Hakim tak tak vurup herkesi susturur ve her iki tarafın avukatını da kürsüye çağırır. Ve ikisine de eğilmelerini söyleyerek kulaklarına şunu fısıldar:
"Eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız ikinizi de yakarım!"
1 Şubat 2011 Salı
Yaşlı çift..
Yaşlı çift evliliklerinin kırkıncı yıl dönümünde paraya kıymışlar, Avustralya’da tatil yapmaya karar vermişlerdi. Uçağın penceresinden saatlerdir okyanusu seyrediyorlardı.
Sessizliği pilotun anonsu bozdu:
-"Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir haberim var. Motorlarımızdan biri sustu, diğeri de susmak üzere. Acil iniş yapmak zorundayız. Neyse ki altımızda haritada görülmeyen bir ada var ve sahiline inmeye çalışacağız. Bunu başarabilirsek tek sorunumuz bizi bulabilmeleri için dua etmek olacak."
Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş yaptı, kimsenin burnu kanamadı.
Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının ellerini tuttu, gözlerine endişeyle baktı;
-"Mona, bu ayki kredi kartı borcunu ödemiş miydin?"
-"Hayır sevgilim, unutmuşum. Kızdın mı?"
Adam endişeyle yine sordu:
-"Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?"
-"Özür dilerim canım, onu da ödememiştim."
Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk yıldır yapmadığı şekilde ona sıkı sıkıya sarıldı.
-"Aferin"
Karısı şaşkın, korkarak sordu.
-"İyi misin tatlım?"
-"Hiç olmadığım kadar. Çünkü bankacılar bizi kesin bulur!"