– Cebimdeki birkaç doları, benim kahrımı çeken zavallı yoksul anneme…
– Vücudumu tıp fakültesi öğrencilerine…
– Kalbimi, sevmiş olduğum bütün kadınlara…
– Beynimi de devlet başkanımıza bırakıyorum!”
Nasreddin Hoca, bir gün eşeğiyle odun getirir. Hava çok sıcak olduğundan hem kendisi hem eşeği kan ter içinde kalırlar. Hoca odunları indirir, yerleştirir. Karısına:
- Hatun, eşek çok yoruldu, onu bir yemleyiver, diye seslenir.
Karısı:
- Efendi, benim işim var, sen yemleyiver, diye cevap verir.
Hoca sıcaktan iyice bunalmış vaziyette kendini minderin üzerine atar.
- Olmaz! Hiç halim yok, veremem, sen ver, der.
Sen vereceksin ben vereceğim derken iş kızışır. Epeyce tartışırlar. En sonunda Hoca:
- Peki! Öyleyse aramızda bahse tutuşalım. Kim önce konuşursa eşeğe o yem versin. Anlaştık mı? der.
Karısı teklifi kabul eder. İkisi de birer köşeye çekilirler. Az sonra kadın, el işini alarak komşuya gider.
Hoca bir şey diyemez. Aradan biraz zaman geçer. Eve bir hırsız girer. Hoca'yı görünce kaçacak olur.
Ama Hoca'dan hiç ses ve tepki gelmediğini anlayınca kaçmaktan vazgeçer. Ortalıkta ne var ne yoksa koca bir çuvala doldurur.
Hoca'nın gözleri önünde çuvalı yüklenerek evden çıkar. Karısı epey zaman sonra eve girip evin halini görür.
Eşyaların yerinde yeller esmektedir. Telaşla:
- Bu ne hal? Efendi! diye çığlık atar.
Hoca yattığı yerden doğrularak:
- Hadi bakalım Hatun, bahsi kaybettin. Eşeğin yemini sen vereceksin!
Alman’ın biri 15 günlük Türkiye gezisinden dönüşünde bir arkadaşı ile barda karşılaşmış.
Arkadaşı sormuş:
-Eeee Türkiye'de ne gördün?
-Çok güzel bir ülke. Burada olmayıp orada olan bir şey dikkatimi çekti.
-Nedir?
-Biz kırmızı içki içiyoruz ve kimse konuşmuyor. Türkler beyaz içki içiyorlar ve bol bol sohbet ediyorlar.
Gel biz de beyaz içki içelim.
Arkadaşı bu öneriyi kabul etmiş. Birer bardak rakı içtikten sonra arkadaşı Türkiye'den gelene sormuş:
-Eeeee söyle bakalım ne olacak bu memleketin hali?
Zordaki şirketi kurtarmak için işe yeni atanan Genel Müdür öğle saatlerinde aniden ofise dalmış, tembel tembel duvara yaslanmış duran delikanlıya koşup;
-“Söyle bakayım sen ayda kaç dolar alıyorsun?..” diye yapışmış yakasına…
-“B..Bin dolar efendim..!” diye cevap vermiş şaşıran delikanlı...
Genel Müdür çıkarmış cüzdanını, saymış 1000 doları, çarparcasına tutuşturmuş delikanlının eline;
-“Al sunu ve buradan hemen defol..! ve bir daha da buralarda görünme!” demiş sinirden titreyerek.
Delikanlı parayı alıp kaçarcasına terk etmiş ofisi, Genel Müdür Personel şefine dönüp;
-“Bu tembel mahlûk, bu asalak kertenkele hangi bolümde çalışıyordu?” demiş sakinleşmeye çalışarak…
-“Kendisi köşedeki dönercide çalışıyor efendim” diye cevap vermiş personel şefi gözlüklerini düzelterek…
-“Arkadaşlar öğle yemeği için durum istemişlerdi de..!”