31 Temmuz 2011 Pazar

Annene söyle...

Karısından boşanmış olan bir adam, o gün annesini görecek olan kızına:

- Al kızım bu zarfi. Sen artik 18 yaşına bastın. Bu annene vereceğim son nafaka çeki. Bunu annene ver, sonra 1 adım geri çekil ve annenin yüzündeki ifadeyi seyret demiş.

Kız annesine gidip:

- Anne babam bu zarfı sana gönderdi. Ben artik 18 yaşıma bastığımdan sana gönderdiği son nafaka çekiymiş. Zarfı sana verip sonra 1 adım geri çekilip senin yüzündeki ifadeyi seyretmemi söyledi.

Annesi:

- Peki kızım. Şimdi babana git, 18 seneden sonra ona aslında senin gerçek baban olmadığını söyle. Sonra 1 adım geri çekil ve yüzündeki ifadeyi seyret!

Bir banka müşterisi..

Sayın Banka Yetkilisi,

Ben 86 yaşında bankanızda hesabı olan bir müşterinizim. Geçen gün, tesisatçıma 100 dolar'lık bir çek yazdım. Bu çeki kendisi her nasılsa 3 nanosaniyede bankanıza iletmiş olmalı ki, bankanızda değerlendirdiğim fonlardan bu miktar kadarını bozduramadan hesabımdan karşılığı alınmış. Tabii ki hesabımda o an için para olmadığından 30 dolar da faiz ve ceza alınmış. Oysa fonlarımda 1.000.000 dolar vardı.

Bu durumu şikayet etmek istediğimde, bankanız telefonunda kişiliksiz, terbiyesiz, banda kaydedilmiş ve yüzsüz bir hanım sesiyle yarım saate yakın boğuştum. Arada müzikler dinledim ve 28 kere değişik tuşlara basmak zorunda kaldım. Ama kimseye ulaşamadım.

Bildiğiniz gibi her ay binlerce dolarlık faturalarım, mortgage kesintilerim, kredi kartı ödemelerim var. Bunların hepsinin hesabımdan yapılan otomatik ödemelerini şu andan itibaren İPTAL ediyorum. Bundan böyle, sizden etten kemikten yapılmış dediğimi anlayan ve İngilizce bilen bir müşteri temsilcisi istiyorum. Anlayışla karşılarsınız ki, karşınızdakine en iyi iltifat, onu taklit etmektir. Ben de sizin gibi yapacağım. Müşteri temsilciniz her ödeme için beni arayacak ve 28 haneden az olmayan benim vereceğim bir şifreyi tuşlayacak. Sonra da eğer;

1 tuşlarsa benden randevu alacak,

2 tuşlarsa bir ödeme ile ilgili mesaj bırakabilecek,

3 tuşlarsa oturma odama bağlanacak, oradaysam cevap vereceğim,

4 tuşlarsa ve uyumuyorsam yatak odama bağlanacak ve benimle görüşebilecek,

5 tuşlarsa tuvalete,

6 tuşlarsa cep telefonuma ulaşacak,

7 tuşlarsa bilgisayarıma bir mesaj bırakabilecek.

8'i tuşlarsa bunları yeniden dinleyebilir.

Arada beklemeler olursa, size söz, elimdeki eski plaklardan ve gramofonumdan güzel bir müzik parçası da dinleteceğim ona. Yalnız sizden ricam, bu işlemler için seçeceğiniz personelinizin kimlik bilgisini, anne kızlık soyadını, noterden alınmış imza sirkülerini ve tapuları dahil mali bilgilerini bana iletmeniz. Bir de sizin gibi bir sözleşme hazırladım. 8 sayfa. Sizinki 42 sayfaydı, ben insaflı davrandım. Bu sözleşmeyi de bana atayacağınız müşteri temsilcisi, bankanız şube müdürü ve bankanız yönetim kurulunun imzalaması ve bana iadeli taahhütlü göndermesi. Bu sözleşme elime geçtikten sonra müşteri temsilcinize kendi belirleyeceğim 28 haneli şifreyi göndereceğim. Bu şifre de her ay değişecek pek tabii ki. Özür dileyerek bu sözleşme ve işlemler için sizden masraf olarak her ay 20 dolar da talep edeceğim.

İşbu şartları yerine getirememe durumunuz varsa, lütfen 1.000.000 dolarımı nakit olarak hazırlayın, yarın alıvereyim.

Size hayırlı işler diler, en kısa zamanda bana ulaşmanızı rica ederim.

Saygılarımla,

Müşteriniz...

29 Temmuz 2011 Cuma

Bitmeyen senfoni...

Büyük şirketlerden birisinin genel müdürü, gerçek bir klasik müzik aşığıymış. Günlerden bir gün, şehre ünlü bir orkestra gelmiş. Vereceği konserin en önemli parçası da schubert'in ünlü 'bitmeyen senfoni'siymiş'. genel müdür bu eseri dinlemek için çok hevesli olmasına rağmen, işi nedeni ile konsere gidemeyeceğinden, gelen davetiyeyi şirketin insan kaynakları müdürüne vermiş ve;

- 'lütfen bu konsere git ve bana izlenimlerini aktar' demiş.

Genel müdür'den aldığı talimatla konsere giden müdürden, ertesi gün bir değerlendirme raporu gelmiş.

Sayın genel müdürüm,

1- Dört obuacı konserin önemli bir süresinde boş oturdular. Bunların sayısı azaltılırsa konsere daha çok katkıda bulunurlar.

2- Orkestrada on iki kemancı var. Bunların hepsi aynı anda hareket ediyorlar ve aynı notaları seslendiriyorlar. Bence ciddi bir yanlışlık. Kesinlikle personel tasarrufu yapılmalıdır.

3- Onaltılık notalara ağırlık verilmiş. Doğrusu büyük ziyan. Seyirciler sekizlik ve onaltılık notalar arasındaki farkı anlamaz. Bu nedenle; onaltılık notalarla eser çalarak yüksek ücret alan elemanlar yerine, sekizlik notaları çaldırıp, düşük ücretle çalışan stajyerler kullanılmalıdır.

4- Yaylı sazlarla işlenen pasajlar, nefesli sazlarla aynen tekrarlanıyor. Bu durum gereksiz tekrardan başka bir şey değildir. Dolayısıyla; tekrarlar önlendiğinde, iki saatlik konser yarı yarıya inecektir.

Özet olarak sayın genel müdürüm; eğer schubert bu önlemleri alsaydı 'bitmemiş senfonisi' kesinlikle biterdi.

Arz ederim efendim.

Mühendis...

Bir papaz, bir sarhoş ve bir mühendis giyotinle ölüm cezasına çarptırılmışlardır. Sıra öncelikle papazdadır. İnfaz memuru papaza sorar:

-"İnfaz edilirken yukarı mı aşağı mı bakmayı tercih edersin?"

Papaz cevap verir:

-"Yukarı bakmak isterim. En azından ölürken yüzüm tanrıya dönük olur."

Papazın isteği yerine getirilir, giyotin bıçağı havaya kaldırılır ve bırakılır. Bıçağın hızı kesilir kesilir ve tam papazın boynuna santimetreler kala duruverir.

Bu tanrıdan bir işaret olarak görülür ve papaz serbest bırakılır. Sıra sarhoşa gelmiştir. Bir umutla sarhoş da yukarı dönük olmak istediğini söyler. Aynı şekilde giyotin bıçağı tam sarhoşun boynuna yaklaşmışken yavaşlar ve durur. Bu da tanrının bir işareti olarak kabul edilir ve sarhoş da serbest bırakılır. En son sıra mühendistedir. Mühendis de yukarı dönük infaz edilmek istediğini belirtir. Tam bıçak havaya kalkmışken mühendis bağırır:

-"Bi saniye! Bıçaktaki sorunun nerede olduğunu anladım."

21 Temmuz 2011 Perşembe

ROBİN BİR YIL DAHA OKUYACAK MI?

Meşhur Amerikan Üniversitelerinden birinde, dünyaca ünlü bir Hukuk Profesörü olan John Tomkins öğrencilerinin katıldığı yıl sonu imtihanlarını değerlendiriyordu. 21 yaşındaki Robin adlı öğrenci hariç tüm diğerleri geçer not alıp başarıyla mezun olmuşlardı. Robin, maalesef bir yıl daha okumak zorundaydı. Akademik yılın bitmesine bir hafta daha vardı ve Robin ertesi sabah okula her zamankinden ve herkesten çok daha erken geldi. Profesör John Tomkins'in ofisinin kapısını tıklattı ve içeri girdi.
-"Hocam" dedi...
-"Ailemin maddi durumu çok kötü ve beni bunca yıl okutabilmek için yaptıkları fedakârlıkları anlatmam mümkün değil ve mezun olmadığımı duyarlarsa çok üzüleceklerdir. Sizden rica ediyorum, hatta yalvarıyorum, ne olur şu notumu yükseltip beni geçiremez misiniz?"
-"Kesinlikle mümkün değil" dedi profesör...
“Böylesine bir şey yapmam hem etik kurallara aykırı ve de ayrıca yasalara da karşı. Dünya çapında isim yapmış bir hukuk profesöründen böyle bir talepte bulunman bile beni şaşırtıyor doğrusu.”
-"Peki hocam" diye devam etti Robin...
-"Size, tamamen gerçek ve tamamen hukuka dayalı bir soru sorsam ve siz bunun cevabını bilemezseniz, benim notumu "A" olarak değiştirir misiniz?”
Profesör bir iki saniye düşünür ve basit bir üniversite öğrencisinden gelebilecek herhangi bir hukuk sorusuna kesinlikle yanıt verebileceğine kanaat getirir ve:
-"Tamam, anlaştık... Hadi bakalım sor sorunu" der.
Robin toparlar kendisini ve başlar;
-"Gerçek bir vaka düşünün ki: mantığa ters ama yasaya uygundur... aynı zamanda yasaya ters ama mantığa uygundur... ve yine, hem mantığa hem de yasaya terstir".
Profesör kafasını kaşır, düşünür... düşünür... düşünür, terlemeye başlar ve Robin'den bir gün izin ister. Gizlice tanıdığı diğer profesör meslektaşlarına danışır... ama nafile... takılmıştır, bulamaz bir açıklama ve mecburen Robin'e "A" notunu verip onu hukuk fakültesinden mezun eder.
Ertesi gün Profesör sınıfta tüm öğrencileri mezun olabildikleri için tebrik konuşmasını yapar ve kendilerine veda etmeden önce bir soru soracağını söyler ve devam eder;
-"Gerçek bir vaka düşünün ki: mantığa ters ama yasaya uygundur... aynı zamanda yasaya ters ama mantığa uygundur... ve yine, hem mantığa hem de yasaya terstir".
Profesörün şaşkın bakışları arasında, tüm öğrenciler ellerini kaldırmışlardır... öğrencilerden birisine soruyu yanıtlaması için işaret eder.
Öğrenci ayağa kalkar ve başlar;
-"Hocam, siz 75 yaşındasınız ve 30 yaşında çok güzel bir bayanla evlisiniz.
Bu mantığa ters ama yasaya uygundur.
Eşiniz sizi 21 yaşında bir erkekle aldatıyor.
Bu yasaya ters ama mantığa uygundur.
Siz bu 21 yaşındaki erkeğe mezun olabilmesi için "A" notu verdiniz.
Bu hem mantığa hem de yasaya terstir"....

3 Temmuz 2011 Pazar

Çalışkan öğrenci..

Kız, babasına yıl sonu notlarını gösteriyordu:

- Baba, nasıl notlarım? Kimya, fizik, matematik, edebiyat, felsefe, müzik, resim hepsi pekiyi? En iyi notlar benim

Babası sıkılarak yanıtladı:

- Oh oh... Çok memnun kaldım kızım. İnşallah yemek pişirmesini, dikiş dikmesini, çocuk bakmasını, çamaşır yıkamasını iyi bilen bir kocaya düşersin de mutlu olursun.

1 Temmuz 2011 Cuma

Çekil..!

Yaşlı Fred, hastaneye kaldırılmış. Ailesi, kendilerine eşlik etmesi ve gerektiğinde görevini yapması için papazı da çağırmış.

Papaz ve aile yatağın etrafinda beklerken, Fred'in durumu aniden kötüleşmiş. Yatağından yarı doğrularak, el işaretleri ile yazacak bir şeyler istemiş.

Papaz, anlayışlı bir şekilde, Fred'e kağıt kalem uzatmış. Fred titreyen elleriyle hızlı hızlı bir şeyler yazıp kağıdı papaza uzatmış ve aniden ölmüş.

Papaz, böyle acılı bir anda kağıttakileri okumanın doğru olmayacağını düşünerek kağıdı cebine sokmuş.

Birkaç gün sonra, Fred'in cenazesi sırasında, Fred'in verdiği kağıdın cebinde olduğunu hatırlamış. Cenazenin gömülmesinden hemen önce, Papaz ileri çıkarak:

"Sevgili Fred, ölmeden hemen önce benden kağıt isteyip bir şeyler yazdı. Zamanı uygun olmadığı için o anda bakmadım fakat şimdi, hepinizin önünde bu notu okumak istiyorum," demiş ve cebinden kağıdı çıkararak yüksek sesle okumuş:

"Lütfen bir adım sola çekil. Oksijen hortumuma basıyorsun!"