29 Ağustos 2011 Pazartesi

Tanrı..

Çocuklar öğle yemeği için Katolik ilkokulunun kafeteryasında sıraya girmişlerdi. Masanın başında büyük bir elma yığını vardı, rahibe bir not yazıp elma tepsisinin üzerine asmıştı:

"Sadece BİR tane alın. Tanrı izliyor"

Sırada biraz daha ilerleyince, masanın diğer ucunda büyük bir çukulatalı çörek yığını vardı. Bir çocuk not yazıp üzerine koymuştu...

"İstediğiniz kadar alın. Tanrı elmaları gözlüyor"

24 Ağustos 2011 Çarşamba

İş görüşmesi..

Bizim Osman abi bir gün iş görüşmesine gider. Patron:

-Beklentileriniz nelerdir diye sorar ve Osman abi baslar:

-Hafta sonları bana aittir ve çalışmam. En az 1,5 ay ücretli izin yaparım ve resmi tatillerde de çalışmam. Öyle işe erken de gelemem. 10.00’da gelir 16.00’da giderim, en az 4.000 $ maaş isterim. Patron:

-Sen yine insaflı çıktın, biz senin için hafta sonu ve perşembe tatil olsun diye düşünmüştük, en az 2 ay ücretli izin verecektik, resmi tatiller sizindi, işe saat 10.00’da gelip 14.00’de gitmeni düşünmüştük, en az 8.000 $ da maaş verecektik...

Bunu duyan Osman abi:

-Şaka yapıyosunuz patron...

-Önce sen başlattın Osman...

23 Ağustos 2011 Salı

Uyanık!!..


Azrail, Temel’in yanına gelir ve;
-“Kardeş vaktin tamam, hadi gidelim” der.
Temel oldukça uyanıktır, Azrail’e yalvarır yakarır;
-“Bana bir 5 yıl ver, çok önemli işlerim var, 5 sene sonra gel, al canımı” diye Azrail’i ikna eder.
Uyanık Temel “Pilot olursam, “Azrail beni havada yakalayamaz, ben de ölmekten kurtulurum” diye düşünür ve Pilot okuluna başvurur.
Başarılı bir eğitimden sonra Pilot olur ve çalışmaya başlar. 5 sene sonra Temel uçak kullanırken, Azrail omzuna dokunur ve;
-“Kardeş vakit tamam, gidiyoruz” der.
Şaşkına dönen Temel;
-“Tamam gidelim de, ben ölürsem uçak düşer, yazık değil mi 150 yolcuya, onların günahı ne?..” diye sorar.
Azrail;
-“Konuşma ulan, zaten 151 inizi bir araya getirinceye kadar anam ağladı, yürü…”

18 Ağustos 2011 Perşembe

Şoför...

Taksicilikte ilk günü olan şoförün taksisine binen müşteri şoföre bir şey sormak için hafifçe omzuna dokunur.
Şoför bir çığlık atıp, direksiyonun kontrolünü kaybeder ve kaldırıma çıkıp, arabayı zar zor durdurur ve arkaya dönüp müşteriye:
-"Bir daha bunu yaparsan gözünü patlatırım!" diye bağırır.
Müşteri;
-"Azıcık dokunmanın sizi bu kadar korkutup sıçratacağını düşünemedim, özür dilerim," der.
Kendini toparlamış olan şoför, müşteriye dönüp:
-"Haklısınız, sizin kabahatiniz yok, bugün benim ilk günüm, 25 senedir cenaze arabası şoförüydüm de"

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Evlatlık..

Okulda 1. sınıf öğrencileri, bir aile fotoğrafı üzerinde tartışıyorlardı.

Fotoğraftaki küçük çocuğun saç rengi ailenin öteki bireylerinin saç renginden değişikti... Öğrencilerden biri o küçük erkek çocuğunun belki de evlat edinilmiş olabileceğini söyledi.

Bu sözünü duyan Jocelyn adında küçük bir kız öğrenci, birden sesini yükseltti:

- Ben evlat edinme konusunda her şeyi bilirim , çünkü ben de evlatlığım!...

Sınıftaki bir başka öğrenci sordu:

- Madem biliyorsun bize de anlatsana... Evlat edinilmek ne demektir..?

Jocelyn, kendinden emin bir biçimde bilgisini özetledi:

- Annenin karnında değil, yüreğinde büyümüşsün demektir...

11 Ağustos 2011 Perşembe

Güzel Bir Taş İçin..


Kocasının ölümünden 6 hafta sonra kadın, arkadaşlarıyla buluşur. Dul Kadın başlar anlatmaya:

- Kocam bana 3 zarf bıraktı. Birincisinde 1.000 Euro vardı.

İçlerinden biri:

- Ne için?

- Zarfın üstünde “Mezar Çiçekleri İçin” yazıyordu. İkinci zarfta da 2.000 Euro vardı.

- O ne içindi?

- Bu zarfın üstünde “Güzel Bir Tabut İçin” yazıyordu.

- Eşin çok iyi düşünmüş ama. Pardon, 3.üncü zarfta ne vardı?

- Onda 10.000 Euro vardı ve zarfın üstünde “Güzel Bir Taş İçin” yazıyordu.

Parmağındaki yüzüğü gösterip:

- Nasıl!.. bu güzel di mi?


10 Ağustos 2011 Çarşamba

Laz müdür...

Laz banka müdürü Rusya'ya geziye gitmiş ve bir lokantadan içeri girmiş. Siparişlerini verdikten sonra bir de bakmış ki karşısında afet bir hatun sürekli kendisine bakıyor. Davetkâr bakışlarla hatunu masaya çağırmış, hatun gelip masaya oturmuş. Ancak ikisi de birbirlerinin dilinden anlamıyormuş.

Hatun çantasından kalem ve kâğıt çıkarmış ve kâğıdın üzerine sigara resmi çizmiş.

Bizim Laz müdür hemen sigarasına davranmış, kadına ikram etmiş.

Hatun daha sonra kâğıdın üzerine kadeh resmi çizmiş.

Bizimki hemen garsonu çağırmış ve en iyi şaraptan sipariş vermiş.

Hatun bu sefer de kâğıda ev resmi çizmiş yanına da 100 dolar resmi çizmiş. Bizimki içinden;

"Ula karıya bak, banka müdürü olduğumu anladı, şimdi de konut kredisi istiyor....

9 Ağustos 2011 Salı

Kızılderili...

Hollywood yıldız adayı sarışın bayan, Nevada çölünde Vegas yolunda ilerlerken son model arabası bozulur. Otostop yapmak ister ama hiçbir araba geçmez. O da ne? Uzaktan bir atlının geldiğini görür. Bu bir Navajo kızılderili savaşçıdır. Çaresiz kızılderiliden rica eder,

"Beni en yakın servis istasyonuna kadar götürür müsünüz?"der.

Kızılderilinin atının terkisine atlar. Yolculuk gayet olaysız geçer. Yalnız, kızılderili her beş dakikada bir "YAHOOOOO!" diye bir çığlık atmaktadır. Bu öyle bir çığlık ki, bu çığlıklar çölü aşıp karşıki kayalık dağlardan yankılanır. Nihayet önlerine çıkan ilk servis istasyonuna varırlar. Kızılderili sarışını orada atından indirir ve gene dağı taşı inleten "YAHOOOO!" çığlığını atarak atını dörtnala sürer. İstasyon görevlisi kızılderilinin arkasından bakarken sarışın bayana sorar:

"Bu kızılderiliyi bu kadar heyecanlandıran şey nedir, ne yaptınız adama?"

"Ben mi? Hiçbir şey yapmadım. Sadece arkasına oturdum ve kollarımı belinin iki yanından sardım, düşmemek için de eyerinin boynuzundan tuttum."

Servis istasyon görevlisi:

"İyi de kızılderililer eyer kullanmazlar ki!.."

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Duvarcı ustası Osman...

Büyük bir inşaat şirketinin şantiyelerden birinde meydana gelen bir iş kazası sonunda kazaya maruz kalan duvarcı ustasının ifadesi sigorta şirketi müfettişleri tarafından alınır. Ancak hastane masraflarının karşılanmayacağı şirkete bildirilince konu mahkemeye intikal eder. Mahkeme "planlama hatası" olarak ifade edilen olayın daha teferruatlı olarak anlatılmasını isteyince iş mahkemesine gidemeyen duvarcı ustası başından geçen kazayı yazılı olarak mahkeme heyetine sunar.

* * *

Sayın Hâkimim;

İş kazası tutanağına "planlama hatası" diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek, ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olan olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur.

Bildiğiniz gibi ben bir duvarcı ustasıyım. İnşaatın 6 ncı katındaki işimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı, yaklaşık 250 kg. kadar olduğunu tahmin ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu. Aşağıya indim bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım, 6 ncıkata çıktım ipi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya salladım. Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili 6 ncı kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Bütün tuğlaları varile doldurdum. Aşağıya indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm. İpi çözmemle birlikte birden kendimi havada buldum. Nasıl bulmayayım ben yaklaşık 70 kiloyum. 250 kg.lık varil süratle aşağıya düşerken beni yukarıya çekti. Heyecan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akıl edemedim. Yolun yarısında dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın burada kırıldığını sanıyorum. Tam yukarı çıkınca 2 parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı. Parmaklarımda bu sırada kırıldı. Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa saçıldı. Varil hafifleyince bu sefer ben aşağıya inmeye varil yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık. Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı. Can havli ile ipi bırakmayı akıl ettim. Başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin süratle üzerime geldiğini gördüm. Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım. Cenab-ı Hak’ tan tüm kullarını böyle görünmez kazalardan korumasını diler, hürmetle ellerinizden öperim.

Duvarcı Ustası Osman

7 Ağustos 2011 Pazar

Diktatör...

Diktatör bir akşam meyhaneden içeri girer, hafif içkili bir sarhoşun yanına çöker. Oradan buradan konuşurlarken sorar:

-Böyle her gün içmek için ne kadar kazanıyorsun?

Sarhoş:

-Günde 2 bin lira.

-Peki kemerleri biraz sıkalım diye ücretleri azaltıp, koşulları ağırlaştırsak, ne kadar kazanırsın?

Sarhoş:

- 4 bin lira.

-Peki biraz daha sıkarsak kemerleri?

-O zaman 5 bin liraya para demem.

Diktatör kızar:

-Bu ne biçim iş. Köküne kadar sıkarsak?

-O zaman muhakkak 10 bin lira kazanırım.

Diktatör şaşırmıştır. Adamın ne iş yaptığını çok merak etmiştir. Sorar:

-Ne tuhaf adamsın. Ne iş yapıyorsun?

-Mezarcıyım!..

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Hangi at??

Temel'le Dursun at almaya karar verirler. İkisi de gidip birer tane at alırlar. Aradan biraz zaman geçer, Temel Dursun'a:

"Dursun, uşagum ben bu atları karıştırayorum, napabiliruz?" diye sorunca atlardan birinin kuyruğunu kesmeye karar verirler.

Aradan biraz daha zaman geçer bu sefer Dursun Temel'e:

"Ula uşagum ben bu atları karıştırayorum en iyisi bunlardan bir tanesinin kulağuni keselum der," ve bir atlardan birinin kulağını keserler.

Yine atları karıştırınca, Dursun dayanamaz, Temel'e:

"Ula uşagum ben bu atları hala karıştırayorum. En iyisu sen siyaha pin, ben de beyaza."