30 Haziran 2012 Cumartesi

Kedi..


Dursun’un bir kedisi vardır ve Dursun kedisini çok sevmektedir. Bir gün Amerika’ya gider ve kedisini Temel’e emanet eder.
Gider, gelir…
Temel Dursun’u havaalanında karşılar… Selam sabahtan sonra Dursun sorar.
-Kedim nerde?
-Kedin öldi!
-Ne?.. Temel sen manyakmisun, boyle pat diye öldi denur mi? yüreğime inirdi vallaaa...
-Eeee, ne denur?
-Ya, ben ne bileyum… mesela kedun iluk bir bahar cünü damdan dama atlayken ayağu kaydı, duşti, hayatinu kaybettu felan dersun…
-iyi.. der, Temel…
Dursun tekrar sorar;
-Babamlar ne yapayi??
-Baban iluk bir bahar akşami damdan dama atlayken...

HASAN SEN MİSİN??



Adamın biri sinemaya gider. Tam sinemada film başlarken önüne saçını kazıtmış biri oturur ve sinemanın ışıkları bu saçını kazıtmış adamın kafasına vurur...
Arkasındaki adam bir türlü filmi izleyemez. Adam içinden "sunun ensesine bi tane yapıştırayım" der sonra "Oğlum adam iri yarı... Ellese bile beni parçalar" diyip vazgeçerken yanına Temel oturur.. Adam Temel'e dönüp;
-"Şu kafasını kazıtmış adamın ensesine bi tane vur sana 50 lira verecem" der.
Temel de paraya dayanamaz adamın ensesine bi tane yapıştırır ve devam eder;
-"Ula Hasan sen purada miydun" der. Adam dönüp;
-"Ne Hasanı kardeşim" der. Temel de;
-"Pardon kardeşum kariştirdum" der ve adam önüne dönünce 50 lirasını alır.
Adam dayanamaz ve Temel'e dönüp;
-"Kardeş bi tane daha yapıştır sana 100 lira verecem" der.
Temel adamın ensesine bi tane daha vurur ve ilave eder;
-"Hasan sensuuun be… yeme penu"
Adam dönüp;
-"Hasan değilim kardeşim be.. " diyip on koltuklardan birine oturur. Temel'in yanındaki adam artık filmi bırakıp bu kafasını kazıtan adamı aramaya başlar ve bulur, hemen Temel'e dönüp;
-"Bak kardeşim işte oraya oturmuş. Git ensesine bi tane daha vur, sana cebimdeki tüm parayı verecem" der.
Temel hemen kafasını kazıtmış adamın arkasına geçip ensesine bi tane yapıştırır.
-"Ula Hasan purda miydun, pen de yarim saattur arkadaki adami sen sanip ensesine vurayrum"

28 Haziran 2012 Perşembe

Derece..


Temel Almanya'ya işçi olarak çalışmaya gider. Uçaktaki koltuğunun hemen yanında dünya tükürük şampiyonu oturmaktadır. Adam bir tükürür ve tükürük Temelin kulağının yanından mermi gibi geçer. Adam:
-"Ben 96 olimpiyatları dünya şampiyonu Almanya'dan Hans" der. Temel tabi şaşırır. Bir müddet sonra adam bir daha tükürür ve tükürük Temelin kafasını sıyırarak gider. Hans:
-"Ben 2000 dünya tükürük şampiyonu hans"der. Temel artık dayanamaz ve Hans'ın suratının ortasına tükürürken cevabı da yapıştırır:
-"Ben da Temel... ama ben henuz dereceye ciremedum."

Tetikçi..


Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi bulmuş. Seçtiği adam sağır ve dilsizmiş. Çünkü baba, “bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz” diye düşünüyormuş...
Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etmiş ve tetikçiyi odasına aldırtmış, bir de işaret dilini bilen tercüman buldurmuş.
Tercüman işaretle sormuş:
- Para nerede?
Sağır dilsiz işaretle yanıt vermiş:
- Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neyden bahsettiğinizi anlamıyorum.
Tercüman tercüme etmiş:
- Neyden bahsettiğinizi anlamıyormuş.
Baba 38'lik tabancayı koltuk altından çekip sağır dilsizin beynine dayamış:
- Simdi sor bakalım, para nerede?
Tercüman işaretle sormuş:
- Para nerede?
Sağır-dilsiz kan ter içinde işaretle yanıt vermiş:
- Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince soldan 3. ağacın kovuğunda yüz bin dolar var.
- Ne dedi? diye sormuş Baba.
Tercüman yanıtlamış:
- Dedi ki, hala neyden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz sıkarmış.

Karımı öldürdüm... Ama sorun bi niyeeee??


Sonunda katil oldum..
Öldürdüm karıyı..
Bu mektubu da yazıyorum ki bunalımdan çıkamaz intihar edersem beni anlayan birileri olur belki...
*
Bakın karıyı neden öldürdüm anlatayım…
Her şey 2 yıl önce bu mahalleye, daha doğrusu apartmana taşınmamızla başladı...
Karım yeni komşular edindi… Altımız üstümüz geveze kadınlarla doldu, gelgitler günler münler başladı bilirsiniz işte muhabbeti…
Bir gün alışveriş yaptım eve döndüm. Elimde bir torba dolusu erzak Zaten trafik yüzünden burnumdan soluyorum. Eve girdim. Karıma gülümseyerek konuşmaya başlayacaktım ki, bana şöyle dedi:
- Kazım bu ne bu?
- Erzak karıcım, alışverişten geliyorum.
- Erzak anladık da neden bu kadar?
- Eh işte bi kaç gün yetecek kadar, hafta sonu süpermarkete gideriz.
- Yandaki komşunun kocası her gün iki file dolu geliyor senin haberin var mı?
Çok şaşırmıştım. Böyle bir huyu yoktu bu kadının. Ses etmedim. Ertesi gün iki torba doldurdum geldim. Bir buket de çiçek... Ne dese bayılırsınız?
- Kazııııııım bu ne bu?
- Sana çiçek getirdim karıcım.
- Onu anladık, neden 8 tane gül?
- Sen seversin...
- Hayır işte. Ben orkide seviyorum. Karşı komşumuz daha dün karısına 3 tane tabak kadar orkide bulmuş getirdi, senin haberin var mı?
Yahu ne oluyor bu karıya… Eskiden böyle diildi. Daha ertesi gün bir orkide buldum, elim yine dolu 2 file, bi de ne zamandır istediği klasik müzik kasetlerini aldım geldim...
- Kazııııııııım bu ne bu?
- Orkide, istemiştin ya hani!
- Hayır onu demiyorum, bu kasetler.
- Haa senin çok istediğin kasetler vardı ya hani.
- Aaaa ben sana bunları al mı dedim? Ben bunları seviyorum dedim.
- Ama karıcım.
- Ama mama istemem. Ben istemeden bişey alınmıycak! Hem bana CD alıcaksın bundan sonra. Bütün apartmanda CD çalamayan bi ben kaldım. Bundan sonra CD alınacak bu eve.. Bak haftaya günüm var. Hemen CD istiyorum.
- Hanııııııım bak sana ne aldım!
- Aaaa Kazım?
- Çok sevindin di mi?
- Bu ne bu?
- Sanyo müzik seti hem de CD çaları var. Bak bunlar da CD'ler.
- Kazım sen ne müsrif ve işe yaramaz bi herifsin?
- Ne oldu karıcım?
- Sanyo alınır mı hiç?
- Neden ki Sanyo'da bişey mi var?
- Tabi ki, apartmandaki herkesin Sony'si, Pioneer'i var. Ben nasıl göstericem bunu millete. Uhü uhüüü. Hüngüüüürrrr. Bunun watt'ı da düşük. Superbass'ı da yok. Ühüüüü, sen beni sevmiyorsun, ühhüüüüüüü....
Allalaaa, karıya bak yaa, nereden ne buldu şimdi? Hem nerden öğrenmiş duymuş bu abudik gubidik lafları? Ulan karılar kendi aralarında superbass'dan mı konuşuyolar? Yoksa devir değişti de ben başka bi çağda mı yaşıyorum, nedir yarabbim bu karabasan...
Gittik Sony ile değiştirdik tabi. 3D-Deepbass'lısını aldık, hanım hava atıcak İNŞALLAH.
Sony alanlara da cep telefonu veriyolarmış iyi mi? Hem de hattı kartı bedava. Eh hanım haklıymış demek ki. Gerçi iki kat para ödedim ama bedava cep telefonu verdiler, o da aradan çıktı. Hemen eve koşarak döndüm:
-Hanııımmm baksana cep telefon hediyesi de varmış!
- Kazım?
- Neeeeeeee ?!
- Bu ne bu?
- Ce ce cep tele.... tele.....
- Görüyoruz kör diiliz! Cep telefonu ile kurtulabiliceğini mi sandın? Bunlar demode oldu artık. Herkesin var cep telefonu. Sen hangi devirde yaşıyosun? Bak alt komşunun kocası karısına bilgisayar aldı. Hem de internetli. Bi hava atıyo ki sorma. Ben de istiyorum.
- Hadi ya?
- Tabi ya, senin bunlardan haberin yok tabi. Elalem uzaya gidicek yakında.
- Ama karıcım biliyosun seneye düşünüyoduk zaten bilgisayar falan...
- Anlamam ben. Hemen istiyorum. Haftaya günüm var, göstericem.
Ulan karı esas ben sana yakında gününü göstericem... Ama ses etmedim yine. Sonradan düşündüm aslında haklı, ne göstericek öbür kadınlara? Hemen arkadaşlardan biraz anlayanlara telefon ettim cepten. Ooo amma da meraklısı varmış bu işin.. Hepsi koşup geldi. Kimi diyo Pentium III al, öbürü diyo modemi 56 olsun, beriki diyo voodoo kartı taktır.
Eüzibillahimin...
Nedir hocam bu Vudu? Gittik bilgisayarcıya. Beni evirdi çevirdi elimdekini avcumdakini aldı. Üstüne de 3 senet yaptı, bilgisayarımızı aldık.
Doğru eve koştum, hanım baylıcak artık, bilgisayarımız bile var. Komşulara bile yetiştik. Pardon çağı yakaladık diyorum.
- Kazım...!!! Karşı komşular dolby prologic almışlar. Ben de istiyorum.
- Kazım...!!! Yan komşular CD yazıcı almışlar. Bana hemen 8X hızlısı alınıcak.
- Kazım...!!! Üst komşular arabaya GPS taktırmışlar. Taktır çabuk yollarda kaybolmayalım.
- Kazım...!!! İki alttakilere Çarkıfelek'ten araba çıktı. Ben de istiyorum, ara hemen, bana da çıksın !
- Kazım...!!! İki üsttekiler digital çanak taktırttı. Çık çatıya sen de tak. Benim yok dedirtme bana...!!!!
- Kazım...!!! Kapıcının karısının bile DVD playeri var !
Aylar içinde eriyip yitiyordum. Elde avuçta kalmadığı gibi bilmem kaçıncı tüketici kredisini tüketmiş, belli başlı bütün bankalara borç takmış, bilmem kaçıncı kredi kartını bağlatmış vaziyetteydim.
Hayret bi şekilde bankalar hala daha geliyolar: Bireysel hesap açalım, depozitli hesabımız var, hesabınızda para yokken para çekin, buyrun burdan yiyin... Ben kafayı yemişim birader borç içinde yüzüyoruz zaten. Ulan peki bu kadar parayı bu apartmandakiler nereden buluyodu?
Bir gün karım yine karşıma geçti:
- Kazım! Bütün apartmandaki kocaların yan geliri var senin neden yok? Rüşvet mi yersin, mafya mı olursun, gece işi mi bulursun, ne yapıcaksan yap, ben anlamam!
Bi tokat çaktım ki ben bile inanamadım. Karı boylu boyunca yerdeydi.
- ...
Karıyı eşşek sudan gelene kadar dövdüm. Ambulans çağırdım, doğru hastaneye. Bir süre korktum beni sorguya çekerler mi diye ama karı şikayetçi olmadı.
Haftaya taburcu oldu geldi. Eve girer girmez:
- Kazım, ALLAH belacığını versin herif!
- Ne var lan yine ne?
- Beni sigorta hastanelerinde süründürdün, ALLAH da seni teneşirlerde süründürsün!
- Ne diyon karı ne diyon seennnnnnnn.....!!!!!!
- Karşı komşunun kocası karısını özel sağlık hastanesinde baktırmış gül gibi! Millet karısını dövüyo ama özel hastanelerde özel odalarda baktırıyo. Beni rezil ettin ele güne!
- Ha?
- Yan komşu var ya, dövmekle kalmamış, ayaklarını da kırmış karının, sen ne biçim herifsin? Gücün mü yok? Iktidarın mı yok? Sen ne biçim ERKEKSIN heriiiiff!
Bunu duydum ya gözüm dönmüş. Ne kendimi biliyorum ne olanları hatırlıyorum. Karıyı 39 yerinden bıçaklayıp serdim yere. Üstüne 15-20 bıçak daha saplamışım, bıçak saplanmadık yerim kaldı şikayeti etmesin diye!
İşte böyle...
Sanıyosunuz ki her şey çözümlendi. Hayır. Şimdi hapisteyim fakat daha kötü durumdayım. Her gece kabus görüyorum. Karım her gece rüyama giriyo....
Bana ne diyo biliyo musunuz?
- Kazım...
Yaaa, boşverin. Söyleyip sizi de deli etmiyim şimdi. Neyseki yalnız diilim. Üst komşum Ahmet Bey üst ranzada, Alt komşum Ali Bey alt ranzada, yan komşular da yan koğuştalar...



25 Haziran 2012 Pazartesi

Tavşan...


Bir tavşan ormanda koşarken, esrar saran bir zürafa görür. Ona:
-"Dostum Zürafa, içme bunu, sağlığına zararlı, koşalım form tutalım" der ve başlar bunlar koşmaya.
Biraz sonra kokain çekmeye hazırlanan bir fil görürler ve:
-"Fil arkadaşım, bırak kokaini, gel bizimle koş, beraber form tutalım." diyerek ikna eder.
Biraz koştuktan sonra kendine eroin enjekte etmeye hazırlanan aslanı görürler.
-"Sevgili aslan kardeş, batırma kendine bunu, gel bizimle koş, sana da iyi gelir." der. Aslan tavşana yaklaşır ve yumruğunu tavşanın suratına indirir. Diğerleri şaşkın;
-"Niye yaptın bunu, o bizim iyiliğimizi istiyordu." derler. Aslan öfkeli öfkeli cevaplar…
-"Bu salak her extacy aldığında milleti ormanda deli gibi koşturuyor."

Kumar


Fadime kumar oynuyormuş. Temel de arada sırada gidip soruyormuş:
- Nasıl gidiyor kanaryam?
- Kaybediyorum.
Bir müddet sonra yine:
- Nasıl gidiyor güvercinim?
- Kaybediyorum
Bu konuşma bülbülüm, serçem diye devam edince Cemal sormuş,
- Neden karına hep kuş isimleriyle hitap ediyorsun?
Temel fısıldamış:
- Bu kadar kişinin içinde kuş beyinli diyemem ya!..

Hasta..



Psikologa başvuran adam dert yanmış..
- Geceleri uyuyamıyorum efendim, sürekli yatağın altında biri varmış gibi geliyor yatağın altına iniyorum bu seferde sanki yatağın üzerinde birileri varmış gibi geliyor.
Doktor adamı yanıtlamış;
- Altı aylık bir tedavi sonucu bu sorunu hallederiz.
- Peki, vizite ücreti ne kadar?
- Seans başı 50 dolar haftada üç seans.
Adam teşekkür edip çıkmış. Tabi adamın gidişi o gidiş...
Doktor bir kaç ay sonra hastaya sokakta rastlamış… Gıcık bir şekilde gülerek;
- Ne oldu hastalıktan kurtulabildin mi?
Adam da gülerek;
- Evet, hem de bir şişe şaraba hallettim.
Doktor çok şaşırmış;
- Nasıl yani?
- Sizden çıktıktan sonra bir bara uğradım, biramı içerken yanımdaki berduşla dertleştik, ona bir şişe şarap ısmarladım o da bana karyolanın bacaklarını kesmemi tavsiye etti.

23 Haziran 2012 Cumartesi

Zahmet..


Moşe Kudüs sokaklarında umutsuzca park yeri aramaktadır. Tur üstüne tur atmakta ama yer bulamamaktadır. Çok önemli bir iş buluşmasına geç kalmak üzeredir. Ama heyhat yer yok...
Moşe ümidini kesmiş bir şekilde gökyüzüne bakar ve:
-"Tanrım önümüzdeki beş dakika içinde bana bir park yeri bulursan yemin ediyorum bundan sonra hep Kaşer (okunmuş gıda) yiyeceğim, Shabat'a (kutsal cumartesiler) uyacağım ve Yom-Kippur ve tüm kutsal günlere özel saygı duyacağım..."
O an bir mucize gibi hemen önünde bir araç hareket eder ve yeri boşalır. Moşe gökyüzüne bakar ve:
-“Sen zahmet etme tanrım, ben buldum!!!”

Azrail..


Kadının biri, 46 yaşındayken kalp krizi geçirir ve hastaneye kaldırılır. Ameliyat masasındayken, ölüme yakın, birden Azrail’i görür ve sorar:
-"Benim saatim geldi mi?"
Azrail cevap verir:
-"Hayır, senin daha 43 sene, 2 ay ve de 8 günün var".
Narkozdan uyandığında, estetik yaptırmaya karar verir. Yüzünü gerdirir, dudaklarını doldurtur ve de Göğüslerini düzelttirir. Kısacası "Yeniden doğmuş gibi" olur… Daha uzun bir süre yaşayacağını bildiği için, şimdi o kadar ameliyatın değdiğini düşünür. Son ameliyattan sonra, hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkar.
Tam karşıdan karşıya geçmek üzeredir ki, ambulans çarpar ve Ölür.
Cennette Azrail'e sorar:
-"40 seneden daha fazla yaşayacağımı sanıyordum! Neden o zaman bana o ambulansın çarpmasını sağlayıp, Beni öldürttün?"
Azrail cevap verir:
-"Kız ben seni tanıyamadııııım..!!!"

Cuma Namazı..


Padişah bir gün bir ferman yayınlayarak orada yaşayan herkesin cuma namazında bulunmasını zorunlu kılmış. Dört bir yana haber salınmış ve cuma vakti gelmiş. Temel dışında bütün ahali cuma namazına katılmış.
Ertesi gün padişah sadrazamı yanına çağırıp sormuş:
-Dünkü cumaya ahaliden katılmayan var mı?
-Evet efendim, bir kişi katılmadı. “Temel…”
Padişah celallenmiş…
-Tiiiiz getirin o deyyusu karşıma!!
Temel'i bulup yaka paça padişahın huzuruna çıkarmışlar. Padişah, Temel ve Sadrazam divanda yalnız kaldığında Padişah sormuş,
-Söyle bakalım neden gelmedin dünkü cuma namazına?
-Çok önemli bir işim vardı padişahım.
-Hımmm demek önemli bir işin vardı. Benim fermanımdan önemli ne işin olabilir ki? Sana ölmeden önce üç dilek dileme hakkı tanıyorum. Söyle bakalım ilk dileğini.
-Yok padişahım ben en iyisi dilek dilemeyeyim siz beni öldürün.
-Çabuk dile lan deyyus, adamı çileden çıkartma.
-Peki padişahım. Eeee şey… Ben sadrazamın karısına hastayım, madem öyle ölmeden önce bir yatsam onunla…
Tabi bunu duyan sadrazam olaya şiddetle karşı çıkmasına rağmen, padişahın "Boşver takma kafana nasıl olsa ölecek" gibi sözlerinden sonra istemeye istemeye razı olmuş.
Ardından sıra ikinci dileğe geldiğinde Temel de yine aynı naz ve Padişahın azarlaması. Sonunda Temel ikinci dileğini söylemiş.
-Eeee şey padişahım, ben sizin karınıza da hastayım, ölmeden önce onla da...
-Ne diyorsun lan sen?... diyerek padişah köpürmüş.. Tabii bu kez de sadrazam telkinde bulunmuş ve Temel Padişahın karısıyla da halvet olmuş...
Ve sıra gelmiş üçüncü dileğe…
-Söyle bakalım su üçüncü dileğini de bitirelim artık şu işi.
-Yok padişahım söylemeyeyim, ilk ikisini söyledim ama bunu nasıl söylerim bilmiyorum.
-İlk ikisinden daha kötü ne olabilir ki diye düşünen padişah kızarak;
-Söyle bak işkence yaptırırım, söyletirim.
- Peki efendim, demiş Temel ve devam etmiş,
Ben sadrazamla size de hastayım.
Ardından kısa bir sessizlik ve Sadrazam:
-Padişahım ben sanki Temel'i namazda görür gibi oldum...
Padişah:
-Ben de hatırlıyor gibiyim..!!


22 Haziran 2012 Cuma

Lütfen yani..


Sicilya’nın bir kasabasındaki kadınlar hiç rahat durmaz ikide bir kocalarını aldatırmış... Kasabanın yaşlı papazı kocasını boynuzladıktan sonra doğru günah çıkartmaya giden bu kadınlardan bıkmış...
-“papaz efendi şeytana uyup kocamı aldattım”
diyip karşısına geçip günah çıkartmak istediklerinde papaz sinirlenir:
-“Ayıptır günahtır boyuna kocamı aldattım diyip geliyorsunuz bari ayağımız taşa takıldı diyin ben anlarım...” dermiş.
Kadınlarında işine geldiği için artık kimse kocamı aldattım demez “Papaz efendi ayağım taşa takıldı” diyerek konuyu açarlarmış...
Birgün yaşlı papaz ölmüş, onun yerine bir başka papaz gelmiş.
Ve bakmış ki kasabanın kadınları aşırı derecede namuslu... Taşa takılıp düştüklerinde oraları buraları açılıyor diye günah çıkartmak istiyorlar... Doğru Belediye Başkanına gidip durumu anlatmış ve derhal kaldırımların düzgün olarak onarılmasını istemiş. Ancak duruma vakıf olan başkan katılırcasına gülmeye başlayınca papaz önce şaşırmış, sonra tepki göstermiş.
-“Sayın Başkan gülüyorsunuz ama en çok da sizin eşiniz taşa takılıyor… Lütfen yani…”

Wolkman..


Adam, barda sarışın bir kadın görür. Kadınla bir biçimde tanışır. Ancak, kadın inat ve itinayla walkman dinlemektedir. Adam barda neden walkman dinlediğini sorar. Kadın;
-"Walkman'ı çıkarırsam, ölürüm" der.
Adam, Fesupanallah.. diye iç geçirdikten sonra "Niye?" diye sorar. Cevap aynıdır:
-"Walkman'ı çıkarırsam, ölürüm".
Adam ısrar eder ama cevap hep aynıdır:
-"Walkman'ı çıkarırsam, ölürüm".
Sohbet ilerler.. eve giderler. Kadın hala walkman'lidir, Adam wolkman’i çıkartması için ısrar eder, cevap yine değişmez.
Yatağa giderler, kadın kulağında walkman’le sevişir. Nihayet kadın uyuya kalır. Adam, müthiş bir sevinçle merakını gidermek üzere kadının kulağından walkman'i çıkarır. Kadın derin derin birkaç nefes aldıktan sonra boğularak ve feci biçimde can çekişerek ölür. Adam şaşkınlık ve korku içerisinde walkman'i kulağına götürür ki ne duysun:
-"Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver…"

Hastabakıcı..


Doktor hastabakıcı Temel'i çağırır..
-'Yarın ava gidiyorum, ama muayenehane kapansın istemiyorum. Sen hastalarla ilgilen. Ben arada arar, kontrol ederim' der.
-'Merak etmeyin tohtor bey' der Temel.
Doktor ertesi gün akşama doğru telefon eder...
-'Ne var ne yok?
-'Üç hasta celdi bugün.. İlkinin başı ağrıyordi, ASPiRiN içirdum.'
-'Harikasın Temel' der doktor..
-'İkincisinun midesi yanayidu.. TALCİT verdum..'
-'Bravo.. Bravo Temel.. Harikasın!.. Ya üçüncü?..'
'Tohtor bey, masada oturaydum, Kapu çarparak açildu, içeri firtına gibi bi kadun cirdi.. Alev alev yanayi cibiydu. Hizla soyundi, sonra muayene masasinun üzerune yatti ve bağırdi:
-'Bana yardım et. Ben yıllardır erkek yüzü görmedim..'
-'Eee.. Sen ne yaptın, Temel?..'
-'Hiç… Cözune VYSİNE damlattum tohtor bey!..'

Neden??


Temel’in 3 tane sevgilisi vardır. Biri öğretmen, biri doktor, biri de santralcıdır. Günün birinde Temel öğretmenle evlenmeye karar verir. Bunu bilen arkadaşı Dursun sorar;
- Niye öğretmen de diğerleri değil?
Temel’de ona cevap verir;
- Ula Dursunum bilmezmisun;
doktorlar "bugün cit yarın cel" der,
santralcı da "şu an meşgul daha sonra tekrar deneyun" der.
Ama öğretmen ne der?
“Hadi bi daha tekrarlayalum.”

Amerika...


Sarışın bir afet, intihar etmek düşüncesiyle köprüye çıkmış, tam o sırada köprüden geçmekte olan cabriolet bir araç içindeki yakışıklı yurdum insanı inmiş ve ellerini uzatmış:
-"Hanımefendi neden ölesiniz ki? İstediğiniz yeni bir hayatsa, tutun elimden. Ben makine mühendisiyim. Ve yarın gemiyle Amerika 'ya gidiyorum. Dilerseniz sizi de kaçak olarak gemiye bindirebilirim." demiş.
Çaresiz sarışının pek hoşuna gitmiş bu teklif ve lüks spor arabaya binmiş, birlikte uzaklaşmışlar.
Ertesi gün adam gerçekten gizlice gemiye bindirmiş sarışını. Geceleride sarışına gizli gizli yemekler getirmeyi de ihmal etmemiş. Sarışında geceleri adamla birlikte olarak yapılan iyiliğin karşılığını kendince ödüyormuş...
Aradan bir iki ay geçmiş... Kaptan bir gün gemiyi kolaçan ederken bizim sarışına rastlamış saklandığı yerde.
-"Sen de kimsin..?" diye sormuş.
Sarışın kısaca anlatmış başından geçenleri ve;
-"işte o hayatımı kurtaran yakışıklı personeliniz beni gemiye gizlice bindirdi. Bunca zaman gizlice yemek getirerek beni aç bırakmadı. Bende bunun karşılığında geceleri onunla birlikte oluyorum" demiş.
Kaptan kahkahayla gülmeye başlamış…
-"Kızım geceleri güzel vakit geçirdiğinize haşa şüphem yok. Ama, bu gemi Amerika'ya gitmez... Kadıköy-Eminönü vapuru bu !..."

21 Haziran 2012 Perşembe

Yıldırım..


Temel, Fadime ile tarlada çalışıyormuş.
Ansızın yağmur bastırır, gök gürültüsü ve şimşekler çakmaya başlar.
Düşen bir yıldırım Fadime’ye isabet eder ve Fadime kömür gibi kararıp ölür.
Yardıma gelenler, feci durumu görürler, fakat Fadime’nin yüzünün sırıtır halde olmasına şaşırırlar, dayanamayıp sorarlar…
-“Temel, bu ne haldur, Fadime’ye yildurum çarpmuş, ama o hala sıritiir?..”
Temel cevap verir;
-“Uy uşaklar… Şimşekler çakmaya paşlayunca...
“Bak Fadime, Allah Baba senun fotoğrafıni çekir” demiş idum pen ona !...”

Kontenjan..


Hayvanat bahçesinde duran yaşlı bir aslanla, özgür olan genç bir aslan arkadaş olmuşlar. Genç aslan, "artık yiyecek peşinden koşmak istemiyorum" diyerek, hayvanat bahçesindeki yaşlı aslandan, kendisini de hayvanat bahçesine aldırmasını istemiş.
Birkaç gün sonra, genç aslan da hayvanat bahçesine kabul edilmiş. İlk gün yemekte yaşlı aslana et, genç olana muz gelmiş. Aynı şey ikinci gün de olmuş. 10-15 gün yemekler böyle olunca, genç aslan artık sıkılmış ve yaşlı aslana sormuş:
-"Niye sana yemekte et veriliyor da bana muz veriliyor?"
-"Vallahi boşta aslan kadrosu yoktu, bakıcılarla konuştum, seni maymun kontenjanından işe aldılar..."

TALİHSİZLİĞİN BU KADARI


Üzgün ve pısırık görünüşlü bir Adam barda tünemiş oturuyormuş. Önünde bir türlü içemediği bir içki bardağı, suratı asık..
O sırada barın kapısı açılmış. Külhanbeyi tavırlı Temel, sert adımlarla barın tezgahına doğru yürümüş ve pısırık adamı iteleyerek tabureye oturmuş.
Hiç soru sormadan adamın önündeki içki kadehini alıp başına dikmiş.
Elinin tersiyle ağzını kuruladıktan sonra,
- Ne o, neden boyle surat asaysun, Karadenuz'de cemilerun mi batti?
diye sormuş.
- Sorma, ben çok talihsiz bir adamım.. demiş pısırık.
- Neden? diye sormuş Temel tekrar.
Şöyle cevaplamış pısırık;
- Bu sabah karımla kavga ettik, beni evden kovdu. O sinirle işe geç kaldım. Patronum zaten bahane arayıp duruyordu, beni işten attı. İşten çıktım, yolda yürürken araba çarptı. Eve gideyim, belki karımla barışırız dedim, eve gittim ve karımı başka bir erkekle yatakta yakaladım. Bu kadarı da fazla artık dedim, kendimi öldürmeye karar verdim. Tabancayla vuracaktım, silah tutukluk yaptı.
İple asmaya kalktım, ip koptu. Doğalgazla öleyim dedim, faturayı ödemediğim için gaz kesikti. Eczaneden fare zehiri aldım, buraya geldim, içki bardağıma koydum.
Tam olarak karışmasını bekliyordum, onu da geldin sen içtin. Off.. Offfff...

20 Haziran 2012 Çarşamba

Kamuflaj


Askerde kamuflaj yarışması var...
Herkes çuvallara giriyor, komutan gelip tekme atıyor, onlarda hayvan sesleri çıkarıyorlar, çıkan ses uygun ise komutan onaylıyor...
Birinci çuvala vuruyor.. Hav hav hav.
Komutan aferin diyor köpek çuvalı....
İkinci çuvala vuruyor, miyav miyav..
Komutan gene beğeniyor.. Böyle on onbeş çuval geziyor. Hepsi çok iyi taklit yapıyorlar...
Enson çuvala vuruyor ses yok...
Daha sert vuruyor gene ses yok, tekme, tokat, tahta, tüfek, ses yok...
Askerlere emir veriyor iyicene tekmeleyin...
Çuvaldan kan sızmaya başlıyor…
Sonra da ince, bitkin bir ses duyuluyor:
-'Patateeeeeees'

Afiyet olsun..


Trenle İstanbul’a yolculuk eden Kayserili yeni tanıştığı arkadaşıyla biraz sohbetten sonra çantasından çıkardığı pastırmalı yiyeceklerden arkadaşına da ikram eder. Arkadaşı,
-Sağol benim basurum var ben yemeyeyim deyince…
Kayserili gayet ılımlı bir tavırla cevap verir.
-Olsun, onu da biraz sonra yeriz..

Matematik..


Emekli öğretmen yolda giderken, yanına son model bir araba durmuş. İçinden çıkan bir genç:
- Hocam sizi gideceğiniz yere kadar götüreyim.
Öğretmen genci tanımamış. Genç:
- Benim hocam Bekir, tanımadın mı? Kayseri Lisesinden…
Öğretmen biraz hafızasını yoklayınca genci tanımış.
- Lan oğlum Bekir seni tanıdım ama, bu ne zenginlik, sen fakir bir öğrenciydin.
Bekir anlatır:
-Öyleydim hocam ama, okuldan sonra ticarete başladım. Kısa zamanda biraz para kazandık.
Bunu duyan öğretmen iyice şaşırır:
- Lan oğlum ticaret hesap işidir. Ben seni matematikten sınıfta bırakmamış mıydım? Sen nasıl ticaret yapıyorsun?
- Valla hocam matematik falan bilmem. 1'e alıp 4'e satıyorum. Aradaki 3’le de geçinip gidiyorum.

Kaynana..


Temel kahveden içeri girmiş. Üstü başı yırtıkmış. "Ne oldu" diye sormuşlar.
Temel :
- "Kaynanamı gömdük."
Kahvedekiler:
- "İyi de bu halin ne?"
- "Biraz direndi de."

Kanca


Bir liman barında bir denizci ve bir korsan sohbet etmekte ve karşılıklı maceralarını anlatmaktadırlar. Korsanın tahta bacağını, elindeki kancayı ve bir gözünü kapatan bandı merak eden denizci sorar:
-"Eee, bacağını nasıl kaybettin?"
Korsan anlatır:
-"Denizin ortasında fırtınaya yakalanmıştık. Dev bir dalga beni güverteden aldı götürdü. Adamlarım beni gemiye çekerken bir grup köpek balığı ortaya çıktı ve aralarından biri bacağımı koparıverdi.."
-"Korkunç..." diye sızlandı denizci.
-"Peki o kanca nedir?"
-"Aaa..." diye devam etti korsan,
-"bir ticaret gemisine borda etmiştik, tabancalar patlıyordu, kılıçlar şakırdıyordu. O kargaşada elim koptu gitti... Kimin yaptığını göremedim bile.."
-"Aman Tanrım.. Dehşet verici bir şey bu... Peki gözünün üstündeki bant nedir?"
-"Bir martı geldi ve gözümün üstüne pisledi..." diye cevap verir korsan.
-"Yani gözünü bir kuş pisliği mi kör etti?" diye merakla sorar denizci..
-"Ama nasıl olur?"
Korsan gayet sakin anlatır:
-"Kancayı taktıkları ilk gündü, tamam mı?"

Mazeret


Sürücü dikiz aynasında kendisini izleyen polisi görünce kaçabileceğini düşünüp basmış gaza. Ancak polisi atlatamayacağını anlayınca, pes edip çekmiş kenara. Polis arabasından inmiş. Bezgin, kızgın ve de küskün bir sesle:
- "Bana bak, çok yorgunum, üstelik keyfim de kaçık. Mantıklı bir özür söyle yoksa yaktım çıranı!"
Kısa bir aradan sonra sürücünün mazereti gelmiş..
- "Karım geçen ay bir polisle kaçtı. Aynada sizin aracınızı görünce kaçtığı polis, onu bana geri getiriyor sandım...”

Angarya..


Bir gün profesörlerin aklına rahatsız edici bir soru takılmış.
"Eşleriyle olan cinsel hayatları acaba bir zevk mi yoksa angarya mı?"
Düşünmüşler, aralarında tartışmışlar ve bir sonuca varamamışlar. İçlerinden biri;
-"Doçentlere danışalım bakalım onlar ne düşünüyor bu konuda" demiş…
Gitmişler, sormuşlar.
Doçentler düşünmüş ve;
-"siz bilirsiniz hocam" demişler proflara.
Proflar için bu soru karın ağrısı olmuş. Gidip yardımcı doçentlere başvurmuşlar, onlar da bir süre düşünüp;
-"siz daha iyi bilirsiniz" hocam demişler.
Proflar bir cevap bulamamanın sıkıntısı içinde bir de asistanlara soralım demişler. Ve SIKILA SIKILA sormuşlar.
-"Sizce bizim eşlerimizle olan cinsel hayatımız bir zevk midir, yoksa angarya mı?"
Asistanlar hep bir ağızdan 'ZEVK' diye bağırmışlar.
Proflar şaşırmış bu çabuk ve net cevaba. Merak etmişler ve sormuşlar asistanlara.
-"Neden bu kadar emin ve çabuk cevap verebildiniz?"
Asistanlar cevap vermiş:
-"Angarya olsaydı bize yaptırırdınız..!"

18 Haziran 2012 Pazartesi

inanmazsın..


Kadının biri evindeki dolaptan şikâyetçiymiş. Çünkü yoldan otobüs geçince ses çıkartıyormuş.
Dolabını yaptırmak için kocasına söylemeden bir tamirci çağırmış, tamirci eve gelmiş, dolabın neresinden ses çıktığını anlamak için dolabın içine girmiş ve otobüsün geçmesini beklemiş.
Tamirci dolaptayken eve kadının kocası gelmiş ve dolaptan bir şey almak için dolabı açmış, bi bakmış içerde bir adam... öfke ve şaşkınlık karışımı bir ifadeyle sormuş…
- “Ne işin var burada?!!”
Adam panik halde cevap vermiş:
- “Valla abi otobüs bekliyorum desem inanmazsın!..”

Boşversene güzelim..


Adam, lüks erkek kuaföründe oturmuş bir yandan sakal tıraşı yapılırken bir yandan da elleri manikürlenmektedir. Manikürü yapan sarışın fıstık adamın ilgisini çekmekte gecikmez.
- Güzelim, bu gece benimle çıkmaya ne dersin?
Kız gülümser;
- Özür dilerim ama ben evliyim.
- Boş versene!!! der adam ve:
- Seninkine telefon et bu gece işin çıktığını eve gelemeyeceğini söyle!
- İstersen sen söyle, şu anda seni tıraş ediyor.

Müdahale..


Hakim kaynanasını dövmekten sanık bir adamın muhakemesine bakıyordu. Şahitlere sordu:
- "Bu adamı kaynanasını döverken gördün mü?"
- "Gördüm efendim."
- "Neden müdahale etmedin?"
- "Neden müdahale edeyim hakim bey ... Yardıma ihtiyacı yoktu ki evire çevire dövüyordu!...."

Bağtul İtikat


Garsonluk yapmaya başlayan Temel'e Şefi,
- Dolu tabakları sağdan verip, boş tabakları soldan alacaksın! der.
Temel,
- Neden, bağtul itikatunuz mi vardur?

15 Haziran 2012 Cuma

200 dolar mı???


Adam barda gördüğü güzel bir bayanla konuşmanın yollarını arar. Sonunda cesaretini toplayarak kıza yaklaşır ve "biraz konuşabilir miyiz, acaba?" der. Kız birden bağırmaya başlar:
- "Terbiyesiz! Ben senin bildiğin kızlardan değilim!"
Adam utancından yerin dibine girer. Herkes ona bakmaktadır. Gider ve masasına oturur.
Bir süre sonra kız ona yaklaşır ve gülümseyerek,
- "Az önceki olay için özür dilerim. Ben psikoloji öğrencisiyim ve utandırıcı durumlarda insanların nasıl davrandıklarını inceliyordum." der.
Adam birden avaz avaz bağırarak cevap verir:
- "Ne? Gecesi 200 dolar mı? Deli misin sen çok pahalı...”

Hepimiz öldük...


Temel torununa savaş hikayelerini anlatıyormuş.
-"Savaşta düşmanlar etrafımızı sardı.. Bizi esir aldılar.. Komutanları bize dedi ki "simdi iki seçeneğiniz var, Ya simdi burada ölürsünüz, ya da burada hepinize bigüzel tecavüz ederiz...”
Torun hemen merakla sormuş,
-"Peki sonra ne oldu dede?"
Temel bir an duraksamış!!
-"Hepimizi öldürdüler.."

Üstüne basma..


Üç kadın arkadaş bir kaza sonucu aynı anda hayatlarını kaybedip cennete giderler. Cennetin kapısında onları karşılayan melek,
- "Bizim burada uymanız gereken tek kural var.. O da ördeklere dikkat edin sakın üstlerine basmayın" der.
Sonra kapı açılır üç kadın cennete girerler. Gerçekten de etrafta ördek doludur. Üstlerine basmamak adeta imkansızdır. Dikkat etmesine rağmen kadınlardan biri kazayla bir ördeğin üstüne basar. Hemen Cebrail belirir. Yanında son derece çirkin bir adam vardır. Kadını kolundan adama kelepçeler ve,
- "Ördeğin üstüne basmanın cezası olarak sonsuza kadar bu çirkin adamla kelepçeli olarak yaşayacaksın" der.
İkinci gün kadınlardan biri yine kazayla bir ördeğin üstüne basar ve Cebrail anından yanında çok çirkin bir adamla gelip onları kadına ceza olarak birbirlerine kelepçeler.
Üçüncü kadının gözü bu olaylardan çok korkar. Diğerlerinin akıbetine uğramamak ve sonsuza kadar çirkin bir adama kelepçelenip yaşamamak için her attığı adıma acayip dikkat etmeye başlar.
Aradan aylar geçer ve hiç bir ördeğin üstüne basmaz. Derken bir gün Cebrail belirir. Bu kez yanında boylu poslu inanılmaz derecede yakışıklı bir adam vardır. Cebrail hiçbir şey söylemeden yakışıklı adamla kadını kelepçeler ve yine birşey söylemeden çeker gider.
Kadın artık mutluluktan uçmaktadır. O güne kadar gördüğü en yakışıklı adamla kelepçelenmiştir. Adama döner ve,
- "Ben acaba ne yaptım da sonsuza kadar senin gibi güzel bir adamla birlikte olmayı hak ettim" der.
Adam suratı asık bir şekilde cevap verir.
- "Vallahi seni bilmem ama ben az önce bir ördeğin üstüne bastım"

13 Haziran 2012 Çarşamba

Şaka..


İstanbul'da üniversitede okuyan genç kız Ankara'daki babasına telefon etmiş;
- ''Baba, merhaba Ben Lale''.
- ''Ooooo Güzel kızım benim. N'abersin bakalım?''
- ''Hiç sorma babacığım. Hiç keyfim yok valla''
- ''Hayırdır? Bi sorun mu var?''.
Kız ağlamaya başlar babası ise üzüntü ve meraktan kafayı yemektedir;
- ''N'ooldu kızım? anlatsana''
- ''Murat evi terk etti. Boşanmak istiyormuş''.
- ''Ne evi lan? Ne boşanması? Sen ne zaman evlendin de boşanıyorsun?”
- ''Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı ya ben onunla evlendim''
- ''iyi halt ettin, zilli neyse, artık yapacak bi şey yok. Versin mahkemeye, hemen boşanın''.
- ''Boşanalım ama benden 10 milyar istiyor. Eğer vermezsem, iyi zamanlarımızda çektiği çıplak fotoğraflarımı internetten herkese yollayacakmış''.
- ''Tüüh Rezil... Çıplak fotoğraf çektirdin, öyle mi?''
- ''Ama babacığım O benim kocamdı. Ne biliyim böyle bir rezillik yapacağını''
- ''Peki peki, Olan olmuş artık. Yarın havale ederim parayı öğleden sonra bankaya gidip çekersin sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotoğrafları''
- ''Sağol baba Eeee şey bi de kürtaj için 2 milyara ihtiyacım var''
Adam artık iyice fenalaşır. Boğuk bir sesle konuşur;
- ''Kürtaj mı? Bi de hamile mi kaldın o çocuktan sen?''
- ''Aslında ondan değil... Zenci bi çocuk vardı... Zaten o yüzden ayrılıyoruz ya''
Adam bayılmak üzeredir. Nabzı yükselir, tansiyonu düşer, artık inleyerek konuşmaktadır;
- ''Biz seni oraya okumaya yollamıştık. Sen ne haltlar çevirmişsin. Allahım nedir bu başımıza gelenler okulu bitirir bitirmez Ankara'ya dönüyorsun, yoksa kırarım bacaklarını''
- ''İstersen hemen dönebilirim babacığım. Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü''.
Adam masanın üzerindeki soğuk su dolu sürahiyi başından aşağıya devirir ve ancak bu şekilde konuşmasını sürdürür;
- ''Okuldan mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık zilli? Eh ulan sen hele bi gel buraya ben sana yapacağımı bilirim. Evden dışarıya adım attırmıcam sana ilk isteyenle de evlendiricem''
- ''O iş zor be baba biliyorsun, moda oldu, artık evlenmeden önce eşler birbirlerinden sağlık raporu istiyorlar pek iyi bi rapor sunacağımı zannetmiyorum ben''
- ''Allahım, çıldıracağım bir de cinsel hastalıklar haaa... kesin o zencidendir''
- ''Çok pis arkadaşları vardı. Bilmem artık hangisinden kapmışımdır''
Güm diye bir ses duyulur. Adam kısa bir süre için kendinden geçmiştir ancak hemen kendisini toparlayıp tekrar telefonu alır.
- ''Hemen bu akşam dayını yolluyorum oraya seni alıp gelecek. Adresini ver bakim''
- ''Mahmutpaşa Karakolu'ndayım gelirken kefalet için de biraz para getirsin yanında''
- ''Karakol mu? Bi de karakola mı düştün laaannn? Ne yaptın?''
- ''Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim. Araba kiralayıp dolaşmaya çıktım. O kafayla Arnavutköy de kokoreççi dükkanına girdim. Ama neyse ki kimse ölmedi. Dükkan sahibiyle kiralık araba firmasına biraz para vermek gerekir sanırım''
Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime adeta kahrolmuştur. Telefonda kısa bir sessizlik olur. Kız tekrar konuşmaya başlar;
- ''Babacığım sakın üzülme bütün bunlar bir şakaydı. Ben sadece sınıfta kaldığımı söylemek için aramıştım''
Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykırır;
- ''Canın sağolsun be güzelim, boşveeerrr. Okul da neymiş? Hiç mühim değil, tatlı canın sağolsun senin''

Estetik



Bir karı-koca çok kötü bir kaza geçirirler.. Kadının yüzü tamamen yanar, plastik cerrahlar kadının yüzünü eski haline getirebilmek için deriye gerek olduğunu ama kadından deri alamayacaklarını söyleyince kocası deri vermeye gönüllü olur. Fakat kocasından alınacak deri popo bölgesinden alınacaktır..adam bu bilginin karısına söylenmemesini ister çünkü moralinin bozulacağından çekinmektedir.
Ameliyat tamamlandıktan sonra kadın eskisinden de güzel görünmekte, her gören bu muhteşem güzellik karşısında hayrete düşmektedir. Bir gün kadın kocası ile baş başa kaldığında;
-"Hayatım çok teşekkür ederim. Benim bu halim senin sayende. Sana nasıl teşekkür etsem? " deyince kocası cevap verir:
-"Teşekküre gerek yok hayatım. Annen seni her öptüğünde ben gerekli mutluluğu duymaktayım zaten…"

Çeçen


Rus askerleri dağda bir mağarayı kuşatmış... Mağaradan bir ses gelmiş:
-“Bir Çeçen 10 Rus'un hakkından gelir...”
Rus komutan, mağaranın içine 10 asker yollamış... Çatışma sesleri duyulmuş ve ardından bu kez yeni bir ses duyulmuş:
-“Bir Çeçen 30 Rus'un hakkından gelir...”
Komutan sinirlenmiş ve 30 asker daha göndermiş...
Yine silahlı çatışma sesleri duyulmuş... Bu defa mağaradan:
-“Bir Çeçen 50 Rus'un hakkından gelir" narası duyulmuş...
Komutan iyiden iyiye küplere binmiş ve mağaraya 50 asker daha yollamış...
Silah seslerinin ardından sürünerek gelen kan revan içinde bir Rus askeri görünmüş...
Asker komutana seslenmiş:
-“Sakın gitmeyin... Bu bir pusu... Tuzağa düşürüldük... Mağarada bir değil, tam iki Çeçen var...”

Kola makinesi


Temel ile Dursun Amerika'ya gitmişler. Hava alanında Dursun çantalarla ilgilenirken Temel de etrafı geziniyormuş. Bakmış bir kola makinesi… başlamış para atmaya.
Bu sırada işi biten Dursun bir bakmış ki Temel kola makinesine para atıp kola alıyor. Etrafında yüzlerce kola kutusu. Hemen koşmuş yanına.
-"Na'pıyosun!!" demeye kalmamış, Temel basmış cevabı:
-"Karışma uşağum… bugün şansım çok iyi."

12 Haziran 2012 Salı

Matematik


Küçük John okuldan eve gelir ve üzgün bir şekilde;
-"Matematik dersinden F aldım" der.
Babası hemen sorar;
-"Neden ?"
-"Öğretmen 3x2 kaç eder ?" diye sordu, ben de "6" dedim.
Babası hemen oğlunu tasdikler ve;
-"Fakat bu doğru"
-Ondan sonra da "öğretmen 2x3 kaç eder? diye sordu."
-"Hasstir lan, ne farkı var ki?"
-"Ben de öğretmene aynısını söyledim"

Dönme arkana..

çok güzel alımlı bir kadın yolda yürüyordu. Arkasından yakışıklı bir erkek yaklaştı ve;
-"Sizi çok beğeniyorum ne olur bana karşılık verin" dedi.
Kadın;
-"Benden sana yar olmaz. Bak arkadan kardeşim geliyor, O daha güzel ve seni daha çok mutlu eder" dedi.
Adam arkasına baktığında çirkin mi çirkin bir kadının geldiğini gördü. Adam döndü ve;
-"Ben sizi istiyorum" dedi.
Kadının cevabı ilginçti.
-"Eğer beni gerçekten isteseydin dönüp arkana bakmazdın..."