28 Temmuz 2012 Cumartesi

Mutlu günler...


Bir TV kanalı Güney Doğu illerine belgesel çekmeye gitmiş. Köy köy dolaşacaklar, ahalinin halini, günlük yaşamını anlatacaklar.
Bir köyde yaşlı bir amca bulmuşlar, sohbeti kuvvetli mi kuvvetli...
-"Amca" demişler, "Sen bize en mutlu günlerinden birini anlat, biz de kaydedelim. Âlem görsün ne mutlu günleriniz var!"
Amca başlamış;
-"Bi gün Hamido'nun eşeği gayboldi. Daga gittik, eşegi aradık, aradık. Eşegi bulduk, çok sevindik. O sevinçle hepimiz eşegi b……."
Yönetmen de bir panik… hemen atlamış;
-"Kes, kes, kaydı kes!" Amcaya dönmüş;
-"Aman amca ne yapıyorsun? Hiç öyle hikâye olur mu? Eşekli filan.. Sen bize başka mutlu bir hikâyeni anlat.."
Amca başlamış;
-"Bi gün Maho'nun garisi gaybodi. Daga gittik, gariyi aradık, aradık, gariyi bulduk, çok sevindik. O sevinçle hepimiz gariyi b……."
Yönetmen tekrar devreye girmiş;
-"Aman Amca yanlış anlaşıldı! Sen boş ver mutlu hikâyeleri, sen en iyisi bize en üzüldüğün hikâyeyi anlat!..."
Amcanın yüzünü bir hüzün kaplamış;
-"...Bi gün daga gittim gayboldim!..."

26 Temmuz 2012 Perşembe

Yanlış ada...


Delikanlı olgunca bir arkadaşına yalvarıyor;
-Abi nolursun zamparalık nasıl yapılır bana da öğret.
-Bak oğlum! diyor diğeri...
-Akşam en son kalkan ada vapuruna bineceksin, Heybeli ada da ineceksin, orada eşini bekleyen birçok kadın görürsün, kocası gelenler birlikte giderler, kocası vapurdan çıkmayan birini gözüne kestirir beraber yemeğe gitmeyi teklif edersin. Eh ondan sonrası sana kalmış.
Delikanlı o gün son ada vapuruna binmiş, vapurdaki sallantıdan uyuya kalmış, birde gözlerini açmış ki Heybeli adayı geçip Büyük adaya gelmişler. “Olsun ada değil mi bişey fark etmez” deyip vapurdan inmiş. Gerçekten birkaç kadının kocası gelmemiş. Bizimki yaradana sığınıp birine beraber yemeğe çıkmalarını teklif etmiş. Kadın da;
-Burası küçük bir yerdir, herkes birbirini tanır. Bu yüzden evime gidelim demiş.
Eve gitmişler, yemekten sonra sohbetle birlikte sevişmeye başlamışlar. Bir müddet sonra kapı paldır küldür açılmış ve kadının kocası girmiş. Karısını ve evdeki yabancıyı görünce sinirli sinirli söylenmiş.
-Karıcım geç kalınca bir motor tuttum geldim ve ben gelmeyince bana yapacağın bumuydu?
Bu arada bizimkine dönmüş;
-Ulan sana Heybeliada dedik, hergele, Büyükada değil.

Makam şoförü..


Papa makam otosuyla Roma’da dolaşmaktadır. Bir süre sonra canı sıkılır ve şoföre durmasını söyler. Şoförü arkaya geçirir ve arabayı kendisi kullanmaya başlar.
Araç kullanmanın zevkine varınca hız yapmaya başlar. Hız sınırını aşınca da tabi ki radara yakalanır. Trafik polisi çevirir, arabayı kenara çeker.
Polis arabanın penceresine eğilince afallar ve durumu merkeze aktarmak için telsizine davranır.
- Amirim bir oto çevirdim, ama içinde çok büyük bir adam var. Ne yapayım?
- Vali mi?
- Daha büyük.
- Başbakan mı?
- Hayır daha büyük.
- Amerika Başkanı mı?
- Hayır daha büyük.
- Daha büyük kim var oğlum?
- Bu adam kim bilmiyorum ama makam şoförü Papa!!!

10 $...


Yaşlı bir çift her yıl yılda bir defa yapılan festivale giderlermiş. Her sene yaşlı adam gezi başına 10 dolarlık biletle katılınan bir uçak gezintisine katılmak ister, her sene de karısı itiraz eder ve şöyle dermiş:
-10 dolar 10 dolardır.
Üç yıl, beş yıl "10 dolar 10 dolardır" derken, en sonunda yaşlı adam demiş ki;
-"Bak, artık 71 yaşındayım, bu uçağa bu sene binmezsem bir daha hiç şansım olmayabilir."
Fakat karısı tınmamış ve şöyle demiş;
-"10 dolar 10 dolardır...".
Ama bu sırada uçağın pilotu bunları duymuş ve ikisine bir pazarlık önermiş. İkisi de uçağa binecekler, eğer uçuşun başından sonuna ses çıkarmadan dururlarsa bedava. Ama eğer çıt çıkarırlarsa, 10 dolar ödeyecekler...
Yaşlı çift kabul etmiş ve uçağa binmişler. Pilot da bahis söz konusu olunca başlamış acayip manevralar yapmaya... Taklalar atmış, uçağı kendi ekseninde döndürmüş, ani duruşlar, dönüşler, dalışlar yapmış ama arkadan ses yok! En sonunda pes etmiş ve uçağı indirmiş. Yaşlı adama dönmüş;
-Bildiğim her numarayı denedim. İyi dayandınız. İkiniz de çıt çıkarmadınız...
Yaşlı adam cevap vermiş:
-Karım uçaktan düşünce aklımdan söylemek geldi ama, 10 dolar 10 dolardır...

Telkin...


Başı çok ağrıyan bir kadına;
-“Bir psikiatrist var. Harika tedavi ediyor” demişler.
Kadın gitmiş doktora, akşam eve gelince kocası sormuş.
-"Ne oldu?"
-"Valla, bana telkin önerdi, bir yere oturup kafamı iki elimin arasına alıp sallana sallana 'Bu kafa benim değil, bu kafa benim değil' diye tekrarlayacakmışım."
Kadın 3-4 gün bu işe devam etmiş ve baş ağrıları tamamı ile geçmiş. Ancak bu sırada kocasında bir sorun başlamış. Adamda tık yok. Geceleri sırtını dönüp yatıyor. İlişki milişki hak getire. Sonunda kadının da ısrarı ile adam da aynı doktora gitmiş. Akşam eve gelince kadın sormuş..
-“ne oldu?” Adam;
-"Bırak yaa demiş, bana da telkin önerdi ama ben öyle saçma şeyleri yapmam" demiş, demiş ama o günden sonra adam olmuş bir canavar. Eve gelince kadını hemen yakalayıp yatağa atıyor. Durum felaket. Neyse herkes çok memnun ama kadın da bu işin nasıl olduğunu merak ediyor. Bir gün kadın eve gelmiş. Adam;
-"Hadi karıcığım demiş, sen hemen yatağa gir, ben bi banyoya gidip geleyim" demiş.
Kadın gizlice adamı takip etmiş. Ne görsün. Adam banyoda klozete oturmuş, kafasını iki elinin arasına almış sallanıyor.
-"Bu karı benim değil, bu karı benim değil"

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Doğa...


Bir gün Temel ormana ağaç kesmeye gitmiş. Baltasını alıp ağaçları kesmeye başladığı sırada ormanda gezinti yapmakta olan Green Peace üyeleri Temel'i yakalayıp, evire çevire dövmüşler. Temel perişan halde evine dönerken yolda arkadaşlarına rastlamış.
- Uyy, ula Temel, usagum, ne oldi sağa?
- Ula birileri geldi doganin yengesinu bozmişsun dedi verdiler sopayi, verdiler sopayi. Uşağum dayağı yeduk yemesune da ben ne Dogan'i tanirum ne yengesinu...

Abdest...


Bektaşinin biri yolda giderken bir incir ağacında ki incirleri görünce dayanamaz ve çıkıp incir yemeğe koyulur..
O sırada yoldan geçen sofunun biri de seccadesini Bektaşinin çıkmış olduğu incir ağacının dibine sererek namaz kılmaya başlar.
Namazı biten sofu ellerini açarak;
-“Allahım kıldığım namazı kabul et” der.
Muzipliği tutan bizim Bektaşi de yukarıdan cevap verir..
-“Etmiyorum.”
Bektaşinin sesini duyan sofu şaşırır ve bu sesin nereden geldiğini anlamak için her tarafa bakar ama kimseyi göremez..
Sofu tekrar ellerini açarak;
-“Allahım dualarımı kabul et’ der.
Bektaşi tekrar cevapverir..
-“Etmiyorum.”
Sofu tekrar ellerini açarak seslenir..
-“N’olur tanrım kabul et”
Bektaşi tekrar aynı cevabı verir..
-“Etmiyorum.”
Sofu aldığı cevaba çok sinirlenir.
-“Etmezsen etme… zaten abdestsiz kılmıştım.”

Yerlerini değiştirdim...


Hz. Musa, Tanrı ile görüşmek üzere Hıra Dağı'na giderken yolda önüne önce bir sarhoş daha sonra da bir sofu çıkmış. İkisine de Tanrı'dan bir dilekleri olup olmadığını sorduğunda ikisinden de “Öldüğümüzde Cennete gitmek isteriz” cevabını almış.
Görüşmeden dönerken önce sofuya,
-“Dileğin kabul oldu Cennete gideceksin” dediğinde sofu;
-“Biliyordum zaten. Benim gibi dindar birisinin Cehenneme gidecek hali yoktu ya!” cevabını vermiş.
Biraz ileride bekleyen sarhoşa ise,
-“Maalesef içkiden dolayı gideceğin yer Cennet değil, Cehennem” deyince sarhoş;
-“Olsun. Yüce Tanrım beni adam yerine koyup Cehennemine de olsa kabul etti ya! Bu bana yeter!!” diye cevap vermiş…
Hz. Musa’ya hemen bir vahiy gelmiş Tanrı'dan…
-“Yerlerini değiştirdim!!..”

Haklısın..


Temel çalışmak için Almanya’ya gitmiş. Fabrikada dinlenme saatinde bir Fransız işçi ile sohbete başlamışlar. Fransız işçi Temel’e;
-Siz Türkler sadece para için çalışıyorsunuz, oysa biz Fransızlar sadece onurumuz için çalışırız… deyince Temel cevabı yapıştırmış..
-Haklusun uşağum… Herkes neyi eksuksa onin içun çaluşur...

Davet..


Fadime Temel’in yanına gelir ve;
-Ula Temel en yakun arkadaşun Tursun’un karısi ölmiş, sen niye cenazeye citmeysun?..
-Çok mahcubum Fadimem.. cidemem..
-niye mahcupsun ki?.. O senun en eyi arkadaşundur!..
-Olur mi Fadimem.. adam benu altınci karisinun cenazesine çağurdi.. ben oni bi kere bile çağuramadum!!..

Sıra..


Temel akşam eve geldiğinde Fadime evde yokmuş...
Fadime eve geldiğinde Temel sormuş..
-Fadime, nerdeydun gız??
-Cüzelluk salonuna cittum Temelum..!!
-Eeee… sana sıra celmedu mi??..

24 Temmuz 2012 Salı

İlan..


Bir şirketin kapısında bir ilan asılmış:
"Dakikada 70 kelime yazabilen, Bilgisayar bilen, Yabancı dili olan eleman aranıyor"
Bir köpek oradan geçerken bu ilanı görür.. bir süre bakar bakar, sonra ağzıyla kağıdı yerinden söküp ofise girer, doğru müdürün odasına... Müdürün karşısına geçip ağzında kâğıtla ona öylece bakar...
Adam bunu görünce kahkahayı basar...
-"Hahahahahahaaa.!! ama ben bir köpeği işe alamam ki??"
Ama köpek ısrarla kâğıdı adama uzatır... Müdür sonunda;
-"Peki o zaman sana bir mektup vericem bunu yaz bakalım" der.
Köpek kağıdı alır, bilgisayarın basına geçer, gayet güzel tıkır tıkır mektubu yazıp bitirir... Müdür şok olur, ama bozuntuya vermez.
-"Bak şöyle şöyle bir uygulamaya ihtiyacımız var , bana bir program yaz çalıştır bakalım.."
15 dakika sonra köpek bilgisayarda o problemi çözecek süper hızlı bir uygulama yazar, adam inceler ve dumur olur... Artık söyleyeceği tek şey kalmıştır:
-"Sen inanılmaz bişeysin !!! Ama yine de seni ise alamam... her şeyin mükemmel ama ne yazık ki yabancı dilin yok"
Köpek cevabı yapıştırır:
-“Miaaooooowwwwww!!!.."

Kaza..


Temel bir şirkette otobüs şoförüymüş. Bir gün otobüsle şarampolden aşağı yuvarlanmış. Otobüsten tek sağ Temel çıkmış. Ambulansta sormuşlar:
-Kaza nasıl oldu?
Temel de:
-Otobüsle cideydum ki iki koyin karşima çiktu, ben de kaza yaptum.
Ambulanstakiler çıkışmışlar:
-Lan salak koyunları ezseydin de yolcular ölmeseydi!, demişler.
Temel doğrularak cevap vermiş:
-Ben de öyle yaptım. Birinci koyinu hakladum, ikincisi şarampole kaçtu!

Teknoloji..


Amerikalılar yeni bir uçak geliştirirler ve uçağı denemek için Arabistan'a götürürler. Bir arap pilotunu uçağa bindirirler ve uçak havalanır.
Arap pilotu uçağı kullanırken 4 motordan biri patlar. Göstergelerde "Don't panic.This is American technology" yazısı görülür. Pilot rahatlar.
Daha sonra bir motor daha patlar ve göstergede aynı yazı görülür, bir önceki patlamayı hatırlayan pilot sakindir.
Biraz sonra iki motor aynı anda patlar ve hiç motor kalmayınca arap pilot panikler. Tam bu esnada göstergelerde "Don't panic. This is American technology" yazısı görülür ve uçak kendi kendine rahat bir şekilde yere iner.
Araplar şaşırır ve kendileri de böyle bir uçak yapmaya karar verirler. Yaptıkları uçağı Amerikalılara denetmek için bir Amerikan pilotunu uçağa bindirirler.
Uçak kalktıktan birkaç dakika sonra bir motor patlar. Göstergelerde "Don't panic.This is Arabic technology" yazısı görülür.Birkaç dakika sonra 2. Motorun patlamasıyla aynı yazı göstergede görününce pilot; "Ulan bizim uçağın aynısını taklit etmişler. Ne taklitçi adam yav bunlar" diye kendi kendine söylenir.
Kalan 2 motorda patlayınca uçağın kendiliğinden yere ineceğini düşünen pilot göstergede şu yazıyı görür.
"Don't panic. This is Arabic technology. Please repeat after me!.."
"Eşhedü en la ilahe illalah, ve eşhedü..."

6 Temmuz 2012 Cuma

Garip Aile..


Yetişkin kızı olan bir dulla evlendim. Babam da üvey kızımla evlendi. Böylece babam benim DAMADIM, üvey kızım da babamın karısı olması dolayısıyla ANNEM oldu.
Benim karım bir oğlan çocuk doğurunca, bu çocuk tabiatıyla BABAMIN KAYINBİRADERİ ve benim üvey annemin BİRADERİ olması nedeniyle benim DAYIM oldu.
Babamın karısı da bir oğlan çocuk doğurdu. Tabi doğan çocuk benim KARDEŞİM oldu, fakat aynı zamanda kızımın oğlu olması dolayısıyla da TORUNUM oldu.
Böylece, karımda annemin annesi olması dolayısıyla benim BÜYÜKANNEM oldu.
Kocası ve aynı zamanda onun torunu olduğumdan, bir kimsenin büyük annesinin kocası da büyük babası olacağından dolayı,
KENDİ KENDİMİN BÜYÜK BABASI oldum.

Mark Twain

1 Temmuz 2012 Pazar

Branda


Bir mafya babası evli bir kadınla ilişki kurmuş. Bir gece kocası yok diye kadının evine gitmeye karar vermiş ve adamlarına ne yapacaklarının talimatını vermiş.
-'Ben içeri girdikten sonra hemen büyük bir branda ayarlayın ve pencerenin hemen altına dört ucundan gerin, Kadının kocası gelirse kapıyı bir kere çaldırın, ben aşağıya atlayacağım, yakalanıp raconu çizdirmeyelim... Tamam mı?'
Adamları, 'Başüstüne patron' demişler. Mafya babası kadının evine girmiş, tam yatağa uzandığı anda evin kapısı çalınca bizimki kendini donla tereddütsüz pencereden 4. kattan aşağı fırlatmış. Kadın üzerine alelacele bir şey alıp kapıyı açmış ki karşısında patronun adamlarından biri...
-'Yenge' demiş adam mahcup bir şekilde önüne bakarak,
-'Patrona söyle branda bulamadık!'

Kontrol..


Adamın fevkalade şuh, sarışın bir karısı, Ondan daha da seksi, kızıl saçlı bir sevgilisi vardı.. İkisini de kontrol etmek için içi gidiyordu. Ve bunu bir türlü beceremiyordu...
En sonunda buldu. Birbirlerini tanımayan bu iki kadına "Size hediyem" diye bir mavi tur ayarladı ve aynı tekneye bindirdi..
Dönüşte "Ne var, ne yok" diye geziyi anlattırdı karısına.. Sözü kızıl saçlıya getirdi, yolunu bulup. Karısı "Bir kızıl saçlı vardı" diye anlattı.
"Tam fahişenin teki.. Teknedeki bütün erkeklerle yattı."
Ertesi gün, kızıl saçlıyla yemeğe çıktı adam. Laf dönüp dolaşıp sarışına gelince, kızıl anlattı..
"Gemideki tek gerçek hanımefendi oydu!."
"Sahi mi" dedi, adam sevinçle ve gururla..
"Evet" dedi, Kızıl..
"Tekneye kocasıyla geldi. Gezi boyu hiç yanından ayrılmadı. Çifte kumrular gibiydiler."