9 Eylül 2012 Pazar

Senin annen..


Kadının biri evli bir doktor ile çıkmaya başlar. Bir süre sonra da hamile kalır. Ne yapacaklarını bilemezler. Dokuz ay sonra, kadın tam da doğum yapacakken hastaneye prostatından şikâyet eden bir papaz gelir.
Doktor kadına,
- Ne yapacağımızı biliyorum. Papazı ameliyat ettikten sonra bebeği ona vereceğim ve ona bunun bir mucize olduğunu söyleyeceğim, der.
- Buna inanacak mı papaz? diye sorar kadın.
- Eh, der doktor, denemeye değer herhalde...
Doktor doğumu yaptırır ve papazın ameliyatına girer. Tam ameliyat biterken "Aman Allahım!" diye haykırır "Buna inanmayacaksınız!"
- Ne, der papaz, Ne oldu?!
- Bir çocuğunuz oldu!
- Ama bu imkansız!
- Doğumu şimdi ben yaptırdım, diye ısrar eder doktor. "Bu bir mucize, bakın işte bebeğiniz..."
Aradan 15 sene geçer. Papaz artık oğluna gerçekleri söylemenin zamanı
geldiğine inanır. Bir gün oğlunu çağırır yanına oturtur.
- Oğlum sana bir şey söyleyeceğim. Ben senin baban değilim..
Oğlu şaşırır.
- Ne demek ben senin baban değilim? der.
Papaz cevaplar:
- Ben senin annenim. Senin baban kardinal hazretleri...

4 Eylül 2012 Salı

Sen ne iş yaparsın??


Diktatör bir akşam meyhaneden içeri girer. Tezgâhtara yaklaşır. Ufak ufak demlenen bir sarhoşun yanına çöker. Oradan buradan konuşurlarken sorar:
-Böyle her gün içmek için ne kadar kazanıyorsun?
-Günde 2 bin lira.
-Peki kemerleri biraz sıkalım diye ücretleri azaltıp, koşulları ağırlaştırsak, ne kadar kazanırsın?
- 4 bın lira.
-Peki biraz daha sıkarsak kemerleri?
-O zaman 5 bin liraya para demem.
Diktatör kızar:
-Bu ne biçim iş. Köküne kadar sıkarsak?
-O zaman muhakkak 10 bin lira kazanırım.
Diktatör şaşırmıştır. Adamın ne iş yaptığını çok merak etmiştir. Sorar:
-Şeytan mısın, nesin. Ne iş yapıyorsun?
-Mezarcıyım!

1 Eylül 2012 Cumartesi

Belediye damgası..


Çok mutasıp bir aile çocuğu yine kendi gibi mutasıp eline el değmemiş bir kız bulur ve onunla evlenmeye karar verir.. Ama kız da kaşar mı kaşar, yatıp kalkmadığı erkek kalmamış. Delikanlının ailesi ne hikmetse tutturmuş “bekaret kontrolü yaptıracağız” diye, kız durumunu biliyor ama damadı kaçırmakta istemiyor. Zoraki kabul etmiş ve kara kara düşünmeye başlamış “durum ortaya çıktığında ben ne diyeceğim” diye.
En samimi arkadaşına durumu anlatmış, o da;
-"Canım bundan kolay ne var, git kasaba rica et herhangi bir etin üzerindeki zarı soyup sana versin, tanıdık bir doktor var, ona rica eder seni bakire yaparız" demiş.
Kız da arkadaşının dediğini aynen yapmış ve artık içi rahat olarak muayene olmaya gitmiş. Delikanlı orda, ailesi orda… doktor;
-"Uzan kızım" demiş, kız uzanmış, doktor muayeneye başlamış, birden kafasını kaldırıp ordakilere bakmış;
-"Allah Allah" demiş.
Ordakiler;
-"Ne oldu, bir problem mi var doktor?" demişler.
Doktor;
-"Bir dakika” deyip raftan ansiklopedileri indirmiş, bakmış bakmış, sürekli şaşkın şaşkın kıza bakıp "Allah Allah" deyip duruyormuş.
Delikanlı dayanamayıp sormuş;
-"Doktor bey yoksa bakire değil mi?"
Doktor;
-"Bakire olmasına bakire de… benim anlayamadığım belediyenin damgasının burda ne işi var?!!!!"

Şaka da..


Bir gün Temel balığa çıkar. İyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar, fakat birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar. Temel dua etmeye başlar. “Tanrım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım” der içinden.
Hava bir zaman sonra düzelir. Temel evine dönmeye başlar. Bir taraftan da balıklara bakar:
-“Bu balıklar fazla, yarısını dağıtsam olur” der içinden... Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar;
-“Bu balıkların yarısı da çok fazla.. ben bunların çeyreğini dağıtsam olur” diye söylenir.
Biraz daha zaman geçer. Temel tekrar balıklara bakar. Tam o sırada hava tekrar bozulur. Temel kafasını gökyüzüne diker:
-"Şaka da şaka… sen de şakadan hiç anlamaysun."

Arkeoloji..


Temel bilim adamı olarak bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir. Konferansta Amerikalılar anlatmaya başlar;
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk. Demek ki bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlar.
Sıra Türkiye’ye gelir ve Temel başlar konuşmaya..
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama bir şey bulamadık. Demek ki bizim atalarımız telsiz telefon kullanmışlar.

Yaşamak...


Kadın yeni bir işe müracaat etmiş medeni halini sormuşlar.
-Beş yıldır dulum, iki çocuğum var, biri on diğeri iki yaşında...
-Küçük çocuğunuz iki yaşında ve kocanız öleli beş yıl oldu öyle mi ?
-Evet, ama ben yaşıyorum!..

İDOL


Bir adamla karısı hayvanat bahçesini gezerken çiftlik hayvanlarının bulunduğu bölüme gelmişler ve bir çitin önünde durmuşlar.
Çitin üstünde "Bu boğa geçen sene tam 50 kez çiftleşti." yazıyormuş.
Kadın bunu okuduktan sonra kocasına dönerek;
-"Bu boğadan öğrenecek şeylerin olmalı" demiş.
Adamın siniri bozulmuş ama ses çıkarmamış.
Bir başka çite gelmişler ve bir başka yazı..
"Bu boğa geçen sene 100 kez çiftleşti!"
Kadın kocasına dönerek;
-"Deminkini boş ver asıl bunu örnek almalısın kendine" demiş.
Adam yine sesini çıkarmamış.
Bir sonraki çitte ise yeni bir yazı varmış..
"Bu boğa geçen sene tam 365 kere çiftleşti !!!"
Kadın kocasına dönerek;
-"Çüşş!!! Bir yıl boyunca her gün çiftleşmiş. Asıl bu boğayı kendine idol olarak seçmelisin!" demiş.
Adam artık dayanamamış…
-"Peki karıcım… ama bir sor bakalım, arkadaş hep aynı inekle mi çiftleşmiş?"