27 Ocak 2013 Pazar

Dayak..


Temel eşeğiyle birlikte köyüne dönerken yolda gördüğü elma bahçesindeki elmalardan tatmak ister. Bahçeye girer, eşeğinin üstünde kolayca eriştiği dallardaki elmalardan güzelce karnını doyurur. Tam ayrılacağı sırada bahçe sahibi onları görür ve yakalar. Önce eşeği bir güzel döver, ardından da köşeye sinmiş bekleyen Temeli bir güzel pataklar. Dayaktan sonra dayanamayan Temel sorar:
-Tamam dövdun, anladuk da, sana pir şey sormak isteyrum. Neden once penu değul da eşeği dövdun?
Bahçe sahibi cevap verir..
-Önce seni dövseydim eşek kaçardı da ondan…

26 Ocak 2013 Cumartesi

İşaret...


Temel yaklaşmakta olan minibüse kendisini de alması için el kaldırmış. Şoför, parmaklarını birbirine değdirerek “çok kalabalık” diye işaret etmiş. Bunun üzerine sinirlenen Temel başparmağını, işaret ve orta parmağının arasına sokarak şoföre doğru sallamış!
Acı bir fren ve minibüsten atlayan şoför “terbiyesiz adam” deyip Temel’in boğazına yapışmış.
Canı çok sıkılan Temel; “Hem işaret yapaysun hem boğazımı sıkaysun, yahu sen nasıl adamsun?”
Şoför; “Ben sana minibüs çok kalabalık işareti yaptım, ama sen bana o işaretle hakaret ettin”
Temel; Beni yanlış anladın uşağum. Sen bana çok kalabalık deyince ben de sana, beni de araya sıkıştırıver, demek istedum!..”

Deve Kini..


Adamın birisi ticaret yaparak zengin olmuş sonunda yaşlanmış, ölüm döşeğine düşmüş; Fakat bir türlü can veremiyor. Çocukları babaları ile ilgili herkesi çağırmışlar ve haklarını helal etmelerini istemişler. Gelenlerin hepsi haklarını helal etmişler. Fakat adamcağız yine perişan, çırpınıyor ama bir türlü ölemiyor.
Hikaye bu ya sonunda adamın hayvanlarını bile getirmişler, sorulmuş; onlar da haklarını helal ettiklerini bildirmişler. Ama yaşlı adam yine ölemiyor.
En sonunda yaşlı bir devesi aklına gelmiş. O deveyi de getirmişler. Deveye sormuşlar:
-Hakkını helal ettin mi?
-Etmedim!
-Yaaa, neden etmedin?
-Bu adam bize çok yük vurdu; affettim. Aç bıraktı, affettim. Kırbaçla canımızı yaktı affettim. Ama biz elli devenin başına bir eşeği getirdi ya… İşte bu yüzden bir türlü affedemiyorum bu adamı..

Domuz...


Adı lazım değil, bir başbakan, şoförünün kullandığı limuzin ile kırsal alanda hızla yol almaktaymış. Yanından geçtikleri köyün domuz çiftliğinden kaçan bir domuz yolun ortasına çıkıvermiş. Şoför direksiyonu kırsa da domuza çarpmayı engelleyememiş. Domuz ölmüş.
Durmuşlar...
Başbakan şoföre talimat vermiş:
-"Git şu çiftliğe, domuzu öldürdüğünü söyle, ne isterlerse ver."
Şoför arabadan inip çiftliğe gitmiş. Aradan yarım saat geçmiş. Geri dönmüş...
Elinde bir şişe şampanya, yanaklarında rujlu öpücük izleri, saçı başı darmadağın...
Başbakan hayret içinde şoföre sormuş:
-"Yahu ne oldu da bu kadar geç kaldın ?"
Şoför anlatmaya başlamış:
-"Durumu söyleyince; çiftlik sahibi bir şampanya açtı, güzel karısı beni yanaklarımdan öptü, hatta elime biraz da para tutuşturdular..."
Başbakan sinirlenmiş:
-"Ne dedin ki onlara?"
Şoför yanıtlamış:
-"Valla başbakanım, sadece doğruyu söyledim. Ben başbakanın şoförüyüm, domuzu öldürdüm. Onu haber vermek için geldim, dedim..."

Üç dil...


Temel ile arkadaşı yolda giderlerken, yanlarına bir turist gelmiş. Acele ve heyecanlı bir şekilde İngilizce bir şeyler sormuş. Bizimkilerin anlamadığını görünce bu defa Fransızca konuşmuş. Gene anlatamayınca Almanca konuşmuş. Bizimkilerin anlamadığını ve boş boş bakındıklarını görünce telaşlı bir şekilde yanlarından ayrılmış.
Arkadaşı Temel’e:
-“Ula Temel, bir lisan öğrenemedik gitti” demiş.
Temel:
-“Öğrensen ne olacak uşağum, bak adam üç lisan biliy ama gene derdini anlatamayi..”

18 Ocak 2013 Cuma

Namaz...


Temel’in abisi ölür.
Cenaze namazı kılınırken Temel namazı kılmaz bir köşede oturur. Bunu gören Dursun, Temel’e;
-"Ula Temel sen niye cenaze namazı kılmaysun?" diye sorar.
Temel;
-"Ben cenaze namazı kılmayi bilmeyrum" der.
Aradan 2 hafta geçer. Temel’in kaynanası ölür.
Cenaze namazında cemaat Temel’i en ön safta görür. Namaz sonunda Dursun Temel’e:
-“Ula Temel sen hani cenaze namazı kılmayi bilmeydun?”
Temel cevap verir:
-“Haçan bu cenaze namazi değildur ki bayram namazidur.”

16 Ocak 2013 Çarşamba

Aşağısı... yukarısı...


Bir ailede 4 kardeş varmış. Bu kardeşlerin üçü doğru yolu seçmişler; namazını, niyazını, orucunu tutup Allah için hayırlı işler yapmışlar. Diğer bir kardeşleri ise kendini şaraba vermiş, her gün içip günah defterini rekorlar kitabına doğru sokmaya çalışıyormuş.
Uzun süre sonra bu 4 kardeş, ecelleri gelip ölmüşler. Kardeşler bir araya toplanıp sorguya çekilmişler. Doğru yolu seçen kardeşlerden ilkine sormuşlar;
-"Allah için dünyada ne yaptın?"
-"Orucumu tuttum, namazımı kıldım, zekâtımı verdim. Allah'a lâyık olabilmek için, kulluk görevimi iyi ve güzel bir şekilde yapmaya çalıştım."
Bunun üzerine sorgucu melekler yolu göstermiş;
-"Tamam, o zaman sen al bir hûri çık yukarı, cennete!"
Doğru yolu seçen 2. kardeşe gelmiş sorgu sırası...
-"Allah için ne yaptın?"
-"Orucumu tuttum, namazımı kıldım, zekâtımı verdim. Allah'a lâyık olabilmek için, kulluk görevimi iyi ve güzel bir şekilde yapmaya çalıştım." diye cevaplamış o da...
-"Sende al bir hûri çık yukarı" demişler.
İyi yoldaki 3. kardeşe de sormuşlar ve aynı cevabı almışlar.
-"Hadi bakalım, sen de al bir hûri çık yukarı!" demişler.
Son sıradaki şarapçıya sormuşlar:
-"Allah için ne yaptın?"
-"Valla ben bişey yapmadım, ha bire şarap içtim, karılarla yattım kalktım, günah işledim."
-"Sen in aşşağıya, doğru cehenneme, yanacaksın!"
-"Verin bir şişe şarap, ineyim" demiş bizimki...
Melekler bozulmuş:
-"Aşşası meyhane mi lan?"
-"Niye? Yukarısı kerhane mi? Al bir hûri çık yukarı! Al bir hûri çık yukarı! Al bir hûri..."