31 Ekim 2010 Pazar
BEKTAŞİ VE HAMAMBÖCEĞİ
30 Ekim 2010 Cumartesi
Gözlük
Takar bakar çıplak müthiş canı sıkılır ve Fadime'ye;
- ''Ula Fadime 250 $ verdim, ama hemen bozuldu''
29 Ekim 2010 Cuma
Çekirge
Kaçak elektrik
27 Ekim 2010 Çarşamba
Gazete
- Keşke bir gazete olsaymışım. Böylece bütün gün sıkı sıkı tuttuğun ve ilgilendiğin tek şey ben olurdum.
- Evet keşke sen bir gazete olsaydın, böylece yarın senin yerine yeni bir tane alabilirdim.
NADİR AYI
Dünyada sadece bir çift kalan, nadir bir ayı türünün erkeği ölmüş.
Bu ender hayvanın üreme ihtimali sıfır, bu yüzden soyu tükenecek. Ne yapalım diye düşünmüşler; kurullar toplanmış, çözüm yok. Kuruldaki bir Türk bilim adamı şöyle demiş:
“Bizim memlekette bir Hayati abi var, söylemesi ayıptır aynen bu
ayıya benziyor, hatta daha kıllıdır, ondan rica edebiliriz, 100-200 dolarda ödül verirsek bu işi yapar ve ayıların soyunu kurtarır herhalde” demiş.
Bakmışlar başka çare yok, Hayati abiye gitmişler ve durumun
önemini, yapacağı hizmetin büyüklüğünü anlatmışlar, birde
“Karşılığında 100 dolar söz konusu” demişler.
Hayati abi düşünmüş ve “Olur ama 3 şartım var.” demiş.
Herkes sevinç ve merakla 'Ne?' diye sormuş...
1. Öpüşmem...
2. Yavru erkek olursa rahmetli babamın adını koyarsınız.
3. 100 dolar çok, en fazla 50 dolar veririm.
24 Ekim 2010 Pazar
Kayserili
"Oğlum senden ne kadar isterlerse istesinler hiçbir zaman bir şeyin fiyatının yarısından fazlasını verme."
Bu nasihatı hiç unutmayan Ali birgün terziye takım elbise diktirmiş. Sormuş borcum nedir diye.
Terzi cevap vermiş:
"6 milyon."
"Mümkün değil 3 milyondan bir kuruş fazla vermem."
Terzi:
"Kurtarmaz abicim 4 milyona ancak olur."
"Mümkün değil 2 milyondan fazla vermem."
Terzi artık "Lanet olsun tamam 2 milyon" demiş.
Bu sefer Kayserili "1 milyondan fazla vermem." demiş.
Terzi artık sinirden köpürmüş ve:
"Para falan istemiyorum, al elbiseyi ve defol!" demiş.
Kayserili:
"Bir takım elbise daha dikmezsen şurdan şuraya gitmem.
Evlilik
"Uzun ve Mutlu Evliliğin Sırrı" konulu seminerde 49 yıldır evli olan bir adam konuşmacıymış. Adam konuşması sırasında;
"...Eşime hep iyi davrandım, memnun ettim, en önemlisi 25. yıldönümümüzde onu Amerika’ya götürdüm."
Bunun üzerine izleyicilerden bir soru gelmiş:
"Peki 50. yıldönümünüzde eşiniz için ne yapacaksınız?"
"Gidip geri getireceğim..."
İki kere iki
Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist aynı işe baş vururlar.
Görüşmeci matematikçiye sorar:
"İki kere iki kaç eder?"
Matematikçi cevap verir:
"Dört!"
Görüşmeci sorar:
"Kesin dört mü?"
Matematikçi kendinden emin cevaplar:
"Evet, kesin dört!"
Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer. Bu sefer görüşmeci ayni soruyu ekonomiste yöneltir. Ekonomist yanitlar:
"Ortalama dört eder, yüzde 10 asağıya veya yukari oynayabilir, ama ortalama dört eder!"
Ekonomist de çıkar, muhasebeci odaya girer, aynı soru ona da sorulur. Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve görüşmecinin kulağına eğilerek sorar:
"Kaç etsin istersiniz?"
Tartı
Çok alımlı bir sarışın kucağında bir bebek ile eczaneye girmiş ve:
"Bebeği tartmak istiyorum." deyince eczacı:
"Efendim bebek tartımız bozuk. Onun için anneler bebeklerini kucaklarına alıp büyük tartısına çıkıyorlar. Sonra ben bebeği kucağıma alıp anneyi bir daha tartıyorum. Aradaki farktan da bebeğin ağırlığını buluyoruz." demiş.
Kadının canı sıkılmış bu cevaba ve:
"Hay aksi şeytan!" deyip kapıya doğru yönelince eczacı:
"Ne oldu efendim?" diye sormuş. Sarışın:
"Ben bu bebeğin annesi değilim ki, teyzesiyim. Gidip bebeğin annesini getireyim bari..."
HURİYE, NURİYE, DÜRİYE
Biraz muhabbetten sonra Düriye kahve yapar ve içerler. Biraz sonra Düriye yine :
'Ay kusura bakmayın unuttum birer kahve yapayım da içelim' der.
Huriye ve Nuriye bir şey demezler ve içerler. Aradan biraz zaman geçer. Düriye yine :
'Size bir kahve bile yapmadım hemen yapayımda içelim' der ve yapar getirir.
Bizimkilerde yine itiraz yok. Aksama doğru Huriye ve Nuriye kalkarlar yola düşerler.
Huriye : 'Kız Nuriye gördün mü Düriye'yi..!!! Ne kadar pinti olmuş. Bize bir kahve bile ikram etmedi'
Nuriye : 'Kıızzz Düriye'yi ne zaman gördün??
23 Ekim 2010 Cumartesi
İşte gerçek Temel bu.
-Ula Temel, nasıl saydun? Vızz diye geçtuk daa..
-Kolaydur.. Ayaklarını sayıp dörde böleyrum...
22 Ekim 2010 Cuma
Ah şu kadınlar...
Her tartışmayı ilk günkü gibi sıcak tutarlar...
* * *
Kadınlar kitap gibidir;
Korsanları hemen piyasaya çıkar...
* * *
Kadınlar sigara gibidir;
Zararlıdır ama bırakması zordur...
* * *
Kadınlar otomatik kapı gibidir;
Ne zaman çarpacağı belli olmaz ve her alışveriş merkezinde bulunur...
* * *
Kadınlar bebek gibidir;
Önce konuşmasını istersiniz, sonra susmasını...
* * *
Kadınlar reçete gibidir;
Karmaşıktır, anlaşılması zordur, ama mecbur kalırsınız...
* * *
Kadınlar trafik canavarı gibidir;
Bir anlık dalgınlık hayatınıza mâl olur...
Sarışın ve vantrolog
Vantrolog eline geçirdiği kukla ile konuşuyor ve aptal sarışın fıkraları anlatıyormuş. Gösterisi biraz ilerledikten sonra birden orta sıralardan sarışın bir kadın ayağa kalkmış ve yükses sesle:
- "Afedersiniz!"
Bu çıkış üzerine vantrolog ve kalabalık durmuşlar ve sarışına bakmaya başlamışlar... Sarışın:
- "Görüyorum ki sarışınların ne kadar aptal olduğuna dair şakalar yapmaktasınız. Peki söyler misiniz, bu kanıya nereden vardınız? Tek suçumuz saçımızın rengi mi yani? Sizin bu yaptığınız ırkçılık olmuyor mu? Kadınların bir çoğunun sarışın olduğu ülkelerdeki kadınlara hakaret etmiş olmuyor musunuz? Tanımadığınız bu kadar kadına ettiğiniz hakaretler sizi rahatsız etmiyor mu? Söyler misiniz?"
Bunun üzerine vantrolog çok mahçup ve üzgün bir yüz ifadesi ile:
- "Şey... Ben özür dilerim... Sadece şaka yapıyordum. Eğer sizi..."
Sarışın Vantrolok''un sözünü kesmiş ve:
- "Ben sizle konuşmuyorum bayım. O elinizdeki küçük terbiyesiz adamla konuşuyorum! Siz onu savunmayın, bırakın o cevap versin!"
16 Ekim 2010 Cumartesi
Evlilik Üzerine...
Ertesi gün yüzlerce mektup almış.
''Benimkini alabilirsin.''
* * *
Bir adam karısına arabasının kapısını tutuyorsa emin olabilirsiniz.
''Ya arabası yenidir ya da karısı!..''
* * *
Bir genç babasına sorar;
Baba cevap verir:
* * *
Evli erkeklerin psikolojisi arkadaşlarla lokantaya gitmeye benzer.
İstediğin yemeği sipariş edersin, sonra yanındakinin istediği yemeği görüp...
''Keşke onu isteseydim'' dersin.
* * *
Evliliğin ilk yılında adam konuşur kadın dinler,
ikinci yılında kadın konuşur adam dinler,
üçüncü yılında her ikisi de konuşur, komşular dinler.
* * *
Bir kavgadan sonra kadın kocasına bağırır:
''Seninle evlendiğimde tam bir aptalmışım.''
Adam cevap verir:
* * *
Bir davette bir kadın arkadaşına sorar;
''Evet yanlış adamla evliyim de ondan.''
8 Ekim 2010 Cuma
Reçete
-"Kocamı öldüreceğim" diye cevap verir. Eczacı;
Bunun üzerine kadın çantasına uzanır ve içinden kocasıyla eczacının karısının yatakta çekilmiş fotoğrafını çıkarır. Eczacı fotoğrafa bakar ve şöyle der:
-"Hay Allah! Reçeteniz olduğunu neden daha önce söylemediniz! "
7 Ekim 2010 Perşembe
100 Tane
Temel Dursun ’a sorar:
- “Ula Dursun sen oruçluyken kaç hamsi yersun?”
Dursun : “Vallaa 100 tane yerim. ”
Temel : “Olur mu ula, ilk hamsiyi yediğunde oruç bozulur diğer 99 sayulmaz. ”
Dursun bunu kafaya takar. O da yine yolda gördüğü İdris ’e sorar:
- “Ula İdris sen oruçluyken kaç hamsi yersun?”
İdris : “Valla 50 tane falan. ”
Dursun : “Ula 100 deseydun sana bir şey anlatacaktum. ”
6 Ekim 2010 Çarşamba
Kamyon arkası yazılardan...
“Aşk, ilkokulda komedi; ortaokulda trajedi; lisede dram; imam hatipte haram diyorlar.”
Doğru…
“Türk kızlarıyla Hint kızları birbirine benzer, ikisi de öküze tapar.”
Bu yüzden;
“Sen Vodafone gibi anı yaşarken, ben Turkcell gibi seni her yerde çekemem.”
Bu nedenle;
“Beni bu saatten sonra Hüsnü bile şenlendiremez.”
Onun için,
“gelirken bi 70 lik al da kardeşim, hiç olmazsa basımızda bi büyük bulunsun…”
TEMEL VE PAPAĞANI !!!...
5 Ekim 2010 Salı
Harita...
Kadının biri kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, kadın lambayı kumların içinden çıkarmış, ovalamış. Lambadan cin çıkmış ve;
-“Sadece bir dilek hakkın var, iyi düşün öyle dile” demiş.
Kadın hiç tereddüt etmeden, cebinden bir harita çıkararak:
-“Bütün dünyada zulmün, savaşın, açlığın bitmesini istiyorum. Bu haritadaki ülkeleri görüyor musun? Bu ülkelerin birbiriyle savaşmayı bırakmasını, her yere barışın gelmesini diliyorum” deyivermiş.
Cin haritaya bakmış ve dehşetle;
-“Tanrı aşkına Kadın! Bu ülkeler binlerce yıldır savaşıyorlar. Tamam, işimde iyiyim ama o kadar da değil! Bunu yapabileceğimi sanmıyorum. Başka bir dilekte bulun” diye bağırmış.
Kadın birkaç dakika düşünmüş ve;
-“Hayatim boyunca doğru bir erkek bulamadım. Bilirsin; ince düşünceli, hem dürüst, hem karizmatik, hem eğlenceli, sevecen, ilgili ve ömür boyu sadık olacak bir erkek diliyorum” demiş.
Cin deriiin deriiin bir iç çekmiş:
-Uzat şu kahrolası haritayı..!!!
Soru...
Almanlar yakaladıkları biri İngiliz, biri Fransız ve biri Yahudi olan üç esiri Hitler’in karşısına çıkartmışlar.
Hitler; "Size birer soru soracağım, bilirseniz sizi bırakacağım" demiş.
İngiliz'e sormuş "Titanik kaç yılında battı?"
İngiliz hemen cevap vermiş "1912" diye. Hitler göndermiş İngiliz’i.
Fransız’a sormuş bu kez: "Titanik'te kaç kişi öldü?"
Fransız cevap vermiş: "1050".
Hitler; "Tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür bırakmış Fransız'ı.
Ve Yahudi'ye dönmüş; "SAY LAN İSİMLERİNİ..!"
4 Ekim 2010 Pazartesi
Deli dana..
Bayan TV muhabiri Deli Dana hastalığından mağdur olmuş hayvan besicisi bir köylü ile röportaj yapıyordu.
- İyi günler bayım, biz burada Deli dana hastalığı hakkında bilgi toplamak için bulunuyoruz. Hastalığa neyin sebep olduğu hakkında bir fikriniz var mı?
Çiftçi, bayan muhabiri süzdü ve dedi ki;
- Şimdi bak hanım kızım; biz boğayı ineği her sene bir kere salarız...
- Pardon, ''salmak''tan kastınız?
- Nasıl deyim yani, boğa ineğe senede bi kere ...!
Muhabir bayan (utanarak):
- Tamam bayım tamam, ama bu olayla deli dana hastalığı arasındaki ilişki nedir?
Çiftçi devam eder;
- Hanım kızım; biz ineği sabah akşam günde 2 kere sağarız...
Bayan muhabir sinirlenir:
- Bayım, ben size deli dana hastalığının sebebinin ne olabileceğini soruyorum, siz bana neyi anlatıyorsunuz!
- Şuraya varacam kızım; Düşün ki her gün sabah akşam senin meme uçlarınla oynuyorlar, ama sana yılda 1 kere ...! Sen delirmez misin?
1 Ekim 2010 Cuma
Mangal...
İki eşcinsel osmanbey metro istasyonunda eve gitmek üzere metroyu beklerken canları sevişmek istemiş. Ancak metro bir türlü gelmek bilmiyormuş.
Biri diğerine;
- Hadi burada sevişelim demiş.
Arkadaşı da;
- Burada ortalıkta olur mu? Millet bizi parçalar.
- Yok ya bizim millet tepkisizdir. Bak sigara içmek de yasak, yakıcam bi tane, sigara içilmez tabelasının altında içicem bişey demiycekler, demiş ve yakmış bir sigara.
Keyifle sigarasını içtikten sonra da arkadaşı ikna olmuş ve sevişmişler.
Ertesi gün metroda bir grup pikniğe gitmek için bekliyormuş ancak tren bir türlü gelmek bilmemiş. İçlerinden biri;
- Hadi mangalı burda yakalım demiş,
Diğeri;
- Olmaz burda mangal yakılmaz.
- Yok, canım bişey olmaz yakalım ya...
- Yakta gör, dün burda herifin teki sigara içti de, ibret-i alem olsun diye herifi sigara içilmez tabelasının altında …