Eski günlerde Adanalı bir tüccar mal almak için İstanbul a gelmiş. İşini bitirdikten sonra da Sirkeci de bir lokantaya girip karnını doyurmak istemiş. Kapıdan içeri girer girmez içerideki bir papağan;
-Hoş geldin Adanalı civanım! diye seslenmiş.
Adanalı çok şaşırmış ve lokantanın sahibine;
-Bu kuş benim Adanalı olduğumu nasıl anladı? diye sormuş.
Lokanta sahibi;
-Her halde kılığından, kıyafetinden tanıdı ağam- demiş.
Adanalı bu kuşa bayılmış ve lokanta sahibinden papağanı kendisine satmasını istemiş. Lokantacı;
-Olmaz ağam, bu tektir. Sana satamam demiş.
Adanalı çok ısrar etmiş. Lokanta sahibi ne yapsın adamı başından savmak için;
-Sana bu kuşu satamam ama yumurtalarını satarım. demiş.
“Tamam” demiş Adanalı; Bana bu papağanın yumurtasından tam beş tane ver.
Ancak Lokantacıda değil beş, bir tane bile papağan yumurtası yok... Ne yapsın?.. O’da tutmuş Adanalıya artık ne buldu ise… tavuk, bıldırcın, ördek, kaz, kumru yumurtası falan vermiş.
Adanalı sevinerek yumurtaları almış, Adana ya dönmüş ve arkadaşlarına durumu anlatmış:
-Ağalar, bu öyle bir papağan ki!.. Renkleri şahane, konuşuyor, üstelik bir baktı mı adamın Adanalı olduğunu anlıyor. Hele su yumurtaları kuluçkaya yatıralım. Göreceksiniz ne şahane kuşlar çıkacak. Gözünüze baktı mı sizin bırakın Adanalı olduğunuzu hangi kasabadan geldiğinizi bile anlayacak...
Millet merak içinde bir tavuğun altında kuluçkaya yatırılan yumurtalardan papağan yavrularının çıkmasını beklemeye başlamış.
Aradan bir zaman geçmiş ve tabi yumurtalardan tavuk, ördek, kaz falan çıkmış.
Adanalı çok bozulmuş. Mosmor olmuş... Yumurtalardan çıkan yavruları alıp hemen İstanbul’a koşturmuş. Elinde yavrular, aynı lokantaya gitmiş. Kapıdan içeri girince de, onu gören papağan keyifle seslenmiş:
-Ooo, bizim salak Adanalı gelmiş!..
Bunun üzerine Adanalı elindeki yavruları papağanın yanına bırakmış ve kuşun yüzüne bağırmış:
-Benim salak olduğumu bir tek sen biliyorsun, ama senin önüne gelenle yatan bir orospu olduğunu bütün Adana biliyor, al şu piçlerini!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder