28 Aralık 2012 Cuma

Temel direk..



Karadeniz'de bir camide hoca cemaate sormuş:
-"Ey cemaat, İslam'ın temel direği nedir?"
Cemaatten çıt yok.. Hoca bir daha sormuş:
-"Ey cemaat, İslam’ın temel direği nediirr?"
Yine çıt yok..
Bunun üzerine hoca:
-"İslam’ın temel direği abdest’tir... abdest"... diye kükremiş..
Cemaatin arasından Temel kısık bir sesle sormuş..
-"Yahu Hoca Efendu, ha bu nasil temel direktir ki bir osurukta yıkıliy?.."

Cerrahlar konferansı..


Uluslararası cerrahlar konferansı bittikten sonra bir Amerikalı, bir Ingiliz bir de Türk cerrah beraber bir şeyler içmeye giderler. İngiliz başlar anlatmaya.
-"Geçen gün bir iş kazası geçirmiş birini getirdiler. Adam presin içine sıkışmış. Sadece sol küçük parmağı vardı. Bizim elemanlarımız öyle iyi çalıştılar ki önce parmağa bir el, sonra kol, sonra da vücut yaptılar. Adam taburcu olunca o kadar verimli bir işçi oldu ki onun yüzünden 5 işçi işsiz kaldı"
Amerikalı cerrah söz alır:
-"Bana ise geçen gün bir saç getirdiler. Adam nükleer reaktörün içinde kalmış. Sadece saçı vardı. Oldukça iyi bir çalışma ile önce saça bir baş, sonra vücut vs. yaptık. Adam taburcu olduğunda o kadar verimli oldu ki onun yüzünden 20 kişi işsiz kaldı"
Türk cerrah söz alır,
-"Geçen yolda gidiyordum. Bir osuruk kokusu aldım. Hemen osuruğu bir çantaya doldurdum. Laboratuara gidip o osuruğa uygun bir döt deliği, sonra deliğe uygun bir döt yaptık. En sonunda döte uygun bir vücut yaptık. Ortaya bir adam çıktı. Adamı başbakan yaptık. O kadar verimli oldu ki bütün ülke şimdi onun yüzünden yangın yeri..!"

26 Aralık 2012 Çarşamba

Falcı..


Adamın biri bir lunaparkta etrafı gezerken, “Biraz eğlenirim” diye düşünerek bir falcının çadırına girmiş, Falcı kadının karşısına oturmuş. Kadın önündeki kristal küreye gözlerini dikmiş, transa geçmiş ve
-“Ah...” demiş, “... görüyorum ki 2 çocuk babasısınız.”
Adam keyifle kahkahayı basmış:
-“Hahahaha... Attın ama tutturamadın işte... Tam tahmin ettiğim gibi. Ben 3 çocuk babasıyım!”
Falcı gülümsemiş:
-“Sana öyle geliyor!..”

25 Aralık 2012 Salı

Mazeret..


Kadın sinir içinde cep telefonundan;
-“Bu saate kadar hangi cehennemdesin?” diyerek kocasını aramış.
-“Aşkım o hiç unutamadığın harika elmas gerdanlığın bulunduğu kuyumcu var ya.. Hani o zaman param yoktu alamamıştım, ‘Sevgilim bir gün mutlaka sana bunu alacağım, göreceksin’ demiştim.. Hatırladın mı?
Kadın birden yumuşamış, konuşurken heyecandan titreyen bir sesle;
-“E.. evet bir tanem hatırlamaz olur muyum?” diye cevap vermiş..
-“Evet balım” demiş adam..
-“İşte o kuyumcunun hemen yanındaki barda arkadaşlarla içiyoruz meleğim..!”

21 Aralık 2012 Cuma

Cevap..


Adamın biri bara oturur ve barmenden bir içki ister.
İçkisini bitirdikten sonra ceketinin cebine bakar, sonra barmenden bir içki daha ister. Bu içkiyi de bitirince yine ceketinin cebine bakar, sonra barmenden bir içki daha ister.
Barmen dayanamaz ve;
-Beyefendi, kusura bakmayın ama içkiyi bitirdiğinizde neden ceketinizin cebine baktığınızı sorabilir miyim?
Adam gayet sakin, yeni içkisini yudumlayarak cevap verir.
-Cebimde karımın fotoğrafı var, ona bakıyorum.
Barmen merakla tekrar sorar..
-Demek karınızı çok seviyorsunuz..?!
“yok, ondan değil” diye cevaplar adam..
-Ne zaman gözüme güzel gözükürse o zaman eve gitme zamanı gelmiş demektir.

20 Aralık 2012 Perşembe

Adak..


Adamın biri olmaz bir iş için dilekte bulunmuş ve;
-"Büyük Allah’ım, Bu işim olursa Galata kulesine sırtımda eşek çıkartacağım.." diye adakta bulunmuş..
İşi olmuş.. Şimdi adak sözünü yerine getirmek lazım..
Adam almış eşeği gelmiş Galata kulesine..
Bir eşeğe bakmış, bir kuleye… Gözü yememiş..
İlerde oturan Bektaşi babasının yanına varmış;
-"Baba erenler bana bir akıl ver" demiş ve anlatmış olayı. Bektaşi babası sormuş.
-"İçki içer misin?"
-"Haşa ömrümde ağzıma sürmedim"..
-"Tütün içermisin?"
-"Haşa"..
-“Kumar, Zamparalık, hovardalık..?"
-Haşa !.."
Ona haşa, buna haşa..
Bektaşi babası "Anlaşıldı evlat " demiş..
-"Bak, hiç eşeği yorma, sen kendin çık yeter !.."

19 Aralık 2012 Çarşamba

Masraf..


Genç bir AKP'li, Karadeniz'de propaganda gezisindeymiş.
Bir kahvede efendi efendi icraatlarını anlatırken arkadan Temel Dede seslenmiş:
- uy uşağum, sizin ha böyle karı-kız ayağınız var midur?
Genç AKP'li utanarak:
- Estafirullah amca. Zina günahtır, biz harama uçkur çözmeyiz.
demiş ve konuşmasına devam etmiş.
Temel dede bu kez halden anlar bir edayla:
- Uy uşağum, siz rakı içey misunuz, esrar çekey misunuz?
genç AKP'li hemen itiraz etmiş:
- Hayır amca; sarhoşluk veren her şey hem günahtır, hem haramdur, biz asla içmeyiz...
Biraz daha zaman geçmiş, genç AKP'li konuşurken Temel dede yine lafa girmiş:
- Uşağum, siz kumar oynay misunuz?
Genç AKP'li yine itiraz etmiş:
- Haşa emice, kumardan gelen para haramdır, biz asla oynamayız.
Bunun üzerine temel dede dayanamayıp patlamış:
- Ula pokyiyenin oğli! Kariya- kiza citmeysinuz, esrar-içki içmeysinuz, kumar ney oynamaysinuz; ne masrafinuz var ki bu kadar calaysinuz!!

Yüzleşme..


Alman turiste Karadeniz`de tecavüz etmişler. Turist kadın karakola gitmiş ve yarı tarzanca yarı Türkçe ile çatpat tecavüzcünün eşkâlini tarif etmiş. Bunun üzerine polisler eşkâle uyan Lazları birer ikişer toplamaya başlamışlar.
Polis tarafından götürülen Lazlar merak içinde sormuşlar:
-Bizi niye götüraysunuz?..
-Tecavüz olmuş, yüzleştirme yapacağız..!!
Toplananları bir odaya, duvarın dibine oturtturmuş polis.
Bir süre sonra yanında polislerle Alman turist girmiş içeri ve Lazlara bakmaya başlamış.
Tam bu esnada oturan Lazlardan biri ayağa fırlayarak kadını işaret etmiş ve bağırmış:
-Nah komserum ! Aha bu kadin idu..!!

15 Aralık 2012 Cumartesi

Öfke..


Hastanedeki nöbetinden çıkan hemşire sabahın erken saatinde eve döndüğünde, kocasını uyandırmamak için yavaşça yatak odasına girdi. Yorganın ucundan 2 yerine dört ayak çıktığını görünce; öfkeyle beyzbol sopasını kaptığı gibi olanca gücüyle vurdu, ardından kırarcasına bir kez daha, bir kez daha...
Ciyaklayan bağırışlar arasında tıkanacak gibi oldu ve derhal mutfağa geçip bir bardak su içmek istedi… Baktı ki kocası mutfakta gazete okuyor. Adam gazeteden başını kaldırarak karısına seslendi..
-"Canım, annenler bizde, onları bizim odaya aldım, uyumamışlarsa bir hoş geldin desen iyi olur..."

5 Aralık 2012 Çarşamba

Beşamelli ördek..


Adam eve geldiğinde karısına, son anda çıkan bir iş yemeğine katılması gerektiğini, bir duş alıp hemen çıkacağını söyler.
Kadın huylanır ve adamın duşta olmasından istifade ceplerini karıştırmaya başlar ve adamın cebinde kısa bir not bulur:
"Aşkım seni bu akşam bekliyorum, sana çoktandır istediğin beşamelli ördek hazırladım."
Kadın bozulsa da açık etmez, en seksi kıyafetini giyer, makyajını tazeler, en iç gıcıklayıcı parfümünü sürer ve divana en davetkâr haliyle uzanır.
Duştan çıkan adam hayretler ve arzular içinde karısının divanda yattığını görür ve uzun zamandır unutulmuş bir arzu ile sevişirler ve hatta bunu ikilerler.
İşini bitiren adam birden karısına söylediği yalanı hatırlar ve onun kulağına kar suyu kaçırmamak için yemeğe geç kaldığını söyleyip evden ayrılır.
Bitkin bir halde sevgilisinin evine giden adam çok yorgun olduğunu, sadece yemek yiyip erkenden evine döneceğini söyler.
Yemek biter ve adam sızar. Genç kadın üzgün ve şüpheli, adamın ceplerini karıştırır ve bir cümle eklenmiş olan kendi notunu bulur:
"Size ördeği yolluyorum, ama beşamelsiz!"

29 Kasım 2012 Perşembe

Torba..


Ufak tefek yaşlı bir kadın iki plastik torba taşıyarak caddede yürüyormuş. Torbalardan biri delinmiş ve 20 dolarlıklar uçuşmaya başlamış.
Polisin biri kadını durdurup;
-"Hanımefendi torbadan paralarınız dökülüyor." demiş.
-"Kahretsin!" demiş kadın.
-"Uyardığınız için sağ olun. Ben şimdi dönüp toplarım onları."
Polis işkillenmiş, yaşlı kadına sormuş..
-"Bir durun bakalım! O kadar para nereden geliyor? Çaldınız mı yoksa?"
-"Yok canım!" demiş kadın.
-"Benim bahçe stadyum parkına bakıyor. Orada arada sırada araçlarda parti veriyorlar. O partilerden çıkan adamlar çoğunlukla benim çiçek tarhlarımı tuvalet olarak kullanıyor. Ben de elektrikli kesiciyle çalıların arkasında bekliyorum. Onlar işlerini görmeye hazırlandığı anda benim kesiciyi çalıştırıp; 'Ya 20 dolar verirsin ya da seninki uçar gider!' diyorum."
-"Vay be!" demiş polis gülerek. "İyi fikirmiş. Peki öbür torbada ne var?"
Yaşlı hanım cevap vermiş;
-"Eee... hepsi ödemiyor tabii."

Uyanık..


Micheal ile David adında iki Amerikan pilotu, uçakları bozulduğu için çöle mecburi iniş yapmışlar ve çölde bir başlarına kalmışlar. Bir yer bulmak için iki-üç gün aç susuz, epey yürümüşler. Sonunda uzaklarda bir mescit görmüşler. David:
- Ben, demiş; hem adımın Ahmet olduğunu, hem de Müslüman olduğumu söyleyeceğim. O zaman hem yiyecek içecek, hem de ne istersek verirler. Sen de öyle söyle.
Michael:
- Ben değiştirmem kimliğimi demiş.
Nihayet yürüye yürüye yaklaşmışlar mescide. Kendilerini bir imam karşılamış. İkisi de tanıtmış kendini:
- Ben Ahmet, Müslümanım.
- Ben de Michael, Amerikalıyım.
İmam çömezlerine emretmiş:
- Misafirlerimizden Michael'e, ne isterse getirin; su getirin, yemek getirin.
Sonra da başını Ahmet'e çevirmiş:
- Ramazanın mübarek olsun Ahmet...

27 Kasım 2012 Salı

Tesadüf..


Bir tavuk yetiştiricisi yerel bir bara gider... Bardaki bir kadının yanına oturur ve bir kadeh şampanya sipariş eder. Kadın;
-"Buna ne dersin? Ben de tam bir kadeh şampanya sipariş etmiştim!"
-"Ne tesadüf," der çiftçi, "Bu, benim için özel bir gün, Kutluyorum."
-"Bu benim için de çok özel bir gün!"der kadın.
-"Ne tesadüf," der adam ve kadehlerini kaldırırlar.
Çiftçi "Ne kutluyorsunuz?" diye sorar.
-"Kocam ve ben bir çocuk sahibi olmaya çalışıyoruz ve bugün benim jinekolog hamile olduğumu söyledi!"
-"Ne tesadüf," der adam... "Ben bir tavuk çiftçisiyim ve yıllardır tüm tavuklarım da döllenme sorunu vardı, ama bugün onlar nihayet döllendiler ve yumurta almaya başladık."
-"Harika! Nasıl bir tedavi uygulandı?" diye sorar kadın.
-"Ben farklı bir horoz kullandım," diye yanıtlar çiftçi.
Kadın gülümser..
-"Ne tesadüf…"

20 Kasım 2012 Salı

Temelin Bıçağı


Eşraftan birisi bir gün, Trabzon'a gitmiş, bir meyhanede oranın yerlisi bir adamla demlenmeye başlamışlar. Bir ara, Karadenizlinin belinde kabzası havalı, elde oyulmuş bıçağını görmesin mi?
-“Bıçağına bayıldım...” demiş. Adam, masaya bir 50 lik banknot basarak, “aldım gitti!.”
-“Pen picaumi vermem...” demiş Karadenizli.
-“Al, sana 100 o zaman..” diye vurmuş 100 lük banknotu masaya.
-“Vermem!..” demiş kararlı bir şekilde Karadenizli.
-“ooo amma uzattın ha...” demiş bizimki.... “Bak bu son teklifim! Al sana 300 TL. Daha da param kalmadı.”
-“Haçan sen anlamiymisun, vermeyecegum dedum picagumi...”
Adam takmış bir kere bıçağa. Çıkarmış bileğindeki Rolex saati.
-“Bak arkadaş, bu var ya bu? Hayatında göremeyeceğin kadar para eder. Bak son teklifim, veriyor musun bıçağı?”
-“Arkadaşum, ne istersen iste, picagumi isteme penden...”
-“Sen ne kaçırdığının fakında değilsin galiba. Bak, bu saat, var ya,som altındır, kadranı sedef, düğmesi de yakut..”
-“Haydaa, sen penu anlamaysun kaliba. Vermeyceum daaaa... Hele bak! Diyelum ki aldum saatinu, verdum picagimuuu... Yarin celdum kahveye haburda bir kahve iceceum... Kalkti pirisu dedu baa ‘Ananu belleyeyum!’ Ne diyeceum pen ona? Altiyi ceyrek geciiii?..”

17 Kasım 2012 Cumartesi

Azrail..


Adamın biri son derece lüks arabasıyla il merkezine giderken, yolda birisinin otostop yaptığını görür ve alır arabaya. Otostop yapan adam arabanın arka tarafına biner.
Şoför dikiz aynasından bakar ve sorar:
-Eee hemşerim kimsin nereye gidersin?
- Ben Azrail’im... Canını almaya geldim.
Şoför alaycı bir tavırla:
- Sen mi Azrailsin? Yav senin gibi Azrail olur mu hiç!?
Yolcu sakin bir tavırla:
- Sen daha önce Azrail gördün mü de, tarif ediyorsun? ve ekler:
- İnanmadın bana öyle mi?
- İnanmadım tabii.
- O zaman 200 metre ileride bir adam daha alacaksın.
Gerçekten de adamın dediği gibi şoför 200 metre ilerde bir yolcu daha alır. Yolcu ön tarafa oturur.
Olaylar bundan sonra daha da enteresanlaşır.
Şoför yanındakine:
- Ee sen kimsin nereye gidersin?
- Abi beni merkezde bir yerde indirirsen çok sevinirim.
Şoför:
- Yav şu arkadaki adam bana Azrail’im diyo görüyon mu şu herifi, hem iyilik ediyoz hemde dalga geçiyor zibidi...
Öndeki arkaya bakar ama kimseyi göremez ve şoföre döner:
- Abi arkada kimse yok ki.
şoför hışımla arkaya bakar ve:
- Kör müsün be !?! adam arkada oturuyor ya !!!
Öndeki arkaya bir daha bakar ve:
- Abi senin kafan iyi mi, yoksa dalga mı geçiyorsun??
Bu sefer arkadaki söze girer:
- Gördün mü, öndeki beni ne duyabilir ne de görebilir !!!
Şoförün bir anda dizlerinin bağı çözülür, bet beniz atar.
Arkadaki devam eder:
- Hadi der arabayı kenara çek 2 rekât namaz kıl canını alacam...
Şoför ağlamaklı çaresiz bir şekilde arabayı kenara çeker ve iner arabadan.
Sonra...
Sonra ne olmuş biliyor musunuz..??
*
Adamlar arabayı aldıkları gibi kaçmışlar..))

16 Kasım 2012 Cuma

VALİZ..


Genç iş adamı uçağa binmek üzere havaalanına gelir ve bilet kontrolü için elindeki valizleri teslim eder. Görevli;
-"Biletinizi alabilir miyim?" der.
Adam biletini verir ve ekler;
-"Biletimden göreceğiniz gibi New York'a gidiyorum. Ancak, verdiğim yeşil valizin Londra'ya, mavi olanın da Paris'e gitmesini istiyorum."
Görevli şaşkınlıkla;
-"Özür dilerim, ancak bunu yapmam mümkün değil".
Bunun üzerine genç adam;
-"Bunu duyduğuma çok sevindim. Geçen sefer yapmıştınız da!.."

12 Kasım 2012 Pazartesi

SEKİZ DUBLE VOTKA..


Adamın biri bara gitmiş ve barmene:
- Sekiz duble votka, hemen, şimdi, hepsi birden! demiş.
Barmen: " Tabii" demiş ve eklemiş.
- Zor bir gün geçirdiniz galiba!
Adam:
- Sormayın, bugün erkek kardeşimin eşcinsel olduğunu öğrendim.
Aynı adam, ertesi gün tekrar o bara gitmiş ve yine:
- Sekiz duble votka! demiş.
- Bu sefer n'oldu beyefendi?" diye sormuş barmen.
- İnanılır gibi değil ama benim büyük abim de eşcinselmiş. Öğrenince yıkıldım tabii.. demiş.
Ama üçüncü gün, aynı adam, yine sekiz duble votka isteyince, barmen dayanamamış ve sormuş...
- Sizin ailede kadın seven kimse yok galiba?
Adam cevap vermiş:
- Var; Karım!..

Trakyalının aşk mektubu...


Nofut Gözlü Sevgilim Asibe,
Te büle akşam oldu mu epten akılcımı alır, gözümü göğnümü bir oş edersin beyav... Abe Allah belacımı versin seni çok severim.
Yatmaz mıyım yatacıma abe, bi direm uyku girmez güzlerime..
Dünerim şu tarafa, dünerim bu tarafa ep gene silinmez ayalin beya.
Ekmekten sudan kesildim artıkın. Tarlada elim çapa tutamaz, kaavede desen ne bi laf ederim ne de kiyaat oynarım. Üldürdün beni beyaa...
Düşün bobam düşün..
Amet Aganın sıpası gibi önüme baka baka solurum. Akşamları sizin maallede sülerim "Yarim sende vifa yokmu" şarkısını. Duyarsın elbet.
Ölmüş nenem bile dinner. "Anlarım kızanım seni anlarım ama unda u boba varkene vermez sana asibeyi" der ep..
İşte u zaman çeltik tarlasına döner gözlerim. Epten gene vıcık vıcık olur aalamaktan...
Şu boban olcak kapçık aazlıyı yola getiremez misin beyaa.. Aşıklık çekeriz bilirsin işte. Eriye eriye göndöndü sapına döndük anacını satımının.
Agana da süle düümesin artıkın beni. Sankim u iç aşık ulmamış. Düver Alla düver, sırtım gırnatacı Asan gibi kapkara oldu beyaa…
Takarım sana cumuriyet altını, alırım uzun tüülü mantu, cazlı düün bilem yaparım, taa ne olsun beyaa... Süle anana akşama çıtlatsın bunları bobana.
Yosa atar em vallahi em billahi damarları beynimin. Buzmayasın adamın aklını. Yarın gece Alil'le İsiin'i alırım yanıma, atarım seni Ismayıl'ın arabaya undan sonra bulsunlar bakalım bulabilcekler mi?...
Te ben adama bu kadan süülerim başkacanada bişey sülemem...
Seni er şeyden çok seven sevgilin;

Yolsuzların Kara Mümin

7 Kasım 2012 Çarşamba

Kibir..


Nasrettin hocaya sorarlar..
- Hocam sen evliya mısın?
-Evet, Evliyayım.. İsteseniz şu karşıdaki ağacı çağırayım da yanıma gelsin..
-Tamam hocam, çağır da görelim..
Nasrettin hoca ağacı üç kez yanına çağırır ama ağaç gelmez.
Orada bulunanlar “Gelmedi hocam!” derler..
Nasrettin hoca ahaliye cevap verir..
-O gelmezse biz gideriz yanına.. Evliyada kibir olmaz..

5 Kasım 2012 Pazartesi

Bağımlı..


İki arkadaş aralarında konuşuyorlarmış.
Biri diğerine:
-Dün akşam otururken karıma dedim ki; Ot gibi yaşamayı katiyen istemem. Şayet bir gün makinelere ve bir şişeden sızacak olan bilmem ne sıvısına bağımlı olacak olursam, lütfen hiç tereddüt etme, hemen fişi çek, olur mu?”
Arkadaşı merakla sormuş..
-“Eeee.. karın ne dedi??”
-“Karım yerinden kalktı. Bilgisayarımı fişten çekti, Rakımı çiçeklerden birinin saksısına döktü ve çıkıp gitti. Şerrefsiz!”

Cico..


İki zengin Diyarbakırlı İstanbul'dan sosyetik iki tane hayat kadını getirtirler. Kadınlardan birinin yanında bir de köpeği var, adı “cico”.. Bunlar ilkin yemeğe giderler. Otururlar yemeklerini söylerler..
Köpeği olan kadın;
-“Ayyy benim cicom da acıkmıştır” der..
Diyarbakırlı oflaya puflaya gider “cico”yu arabadan alıp getirir..
ona da bir kuşbaşı söylerler. Yemek gelir, bizimkiler daha çatalı eline almadan “cico” lap diye bitirir hemen yemeğini.
Kadın hemen atılır..
-“Ayyy cicom çok acıkmış, bir tane daha kuşbaşı söyleyelim ona..”
Bir tane daha söylerler.. yemek gelir “cico” gene lap diye bitirir etleri. Bu arada kadınlar lavaboya giderler makyaj tazelemek için...
Fırsat bu fırsat Diyarbakırlı köpeğe bir tane okkalı tekme atar ve öfkeyle bağırır..
-“Ekmekle ye ! o.....pi çociii, ekmekle yee..”

24 Ekim 2012 Çarşamba

Test...


Bir gün öğretmeni Ayşe Hanıma giden Ali dersten sonra kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Öğretmen kabul etti ve sordu:
-Sorun nedir Ali?
- Ben bu sınıfın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek istiyorum.
İstek konusunda bilgi verilen Müdür Ali'ye bunun için bir testten geçmesi gerektiğini söyler ve teste hazır olup olmadığını sorar.
Ali tereddütsüz kabul eder ve test başlar.
-Söyle bakalım Ali: 3X4?
-Oniki
-Peki 6X6?
-Otuzaltı.
-Japonya'nın başkenti?
-Tokyo
Ve test bir saat sürer, Ali hiç hata yapmaz. Okul müdürünün yaptığı test sonunda Ali'nin öğretmeni de soru sormak ister. Ali ve Müdür bu isteği kabul ederler.
Öğretmen sorulara başlar:
-İneklerde dört tane, ben de iki tane olan nedir?
-Bacaklar öğretmenim!
-Doğru! Peki; senin pantolonunun içinde olup, benim pantolonumun içinde olmayan nedir?
Müdür bu soruya çok şaşırır.
- Cepler öğretmenim.
-Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir?
Ali tereddütsüz yanıt verir:
-Afrika'dır öğretmenim.
-Yumuşak olup, kadınların ellerinde sertleşen nedir?
Müdür gözleri fal taşı gibi açılmış tam konuşacakken Ali yanıtlar:
-Tırnak cilası.
-Peki. Bekâr bir kadına göre evli kadında daha geniş olan nedir?
Müdür kulaklarına inanamaz…
-Yatak öğretmenim.
-Kadın vücudunda en nemli organ hangisidir?
-Dil öğretmenim.
Nefes nefese kalan Müdür test'i bitirmeye karar verir ve:
-Değil bir üst sınıfa, ben bunu doğrudan Üniversiteye göndereceğim. Çünkü ben bütün sorulara yanlış cevap verdim! 
*
Şimdi size bir soru.. ama samimi olarak cevaplayın..
Siz bu sorulara doğru cevaplar verebildiniz mi?..
*
Neymiş?..
Demek ki İnsanların ahlakları,yaşlandıkça bozuluyormuş!!..

21 Ekim 2012 Pazar

Takvim..


Alem bu Romalılar… Olay, Sezar döneminde geçiyor..
Julius Sezar, takvimdeki karışıklıkları çözmesi için mısırlı astronomi bilgini Sosigenese emir veriyor. O zamanlarda 1 yılın 365 gün 6 saat sürdüğü biliniyor.
Sosigenes de karışıklığı çözüyor:
Her yıl 365 gün çekecek,
Her yıldan 6 saat artacak,
Artan saatler 4 yılda bir takvime eklenecek ve o yıl 365 + 24 saat = 366 gün olacak. 366 gün 12 eşit parçaya bölünmediği için 6 ay 30 gün, diğer 6 ay 31 gün çekecek.
Peki, 365 gün çeken yıllarda aylara göre dağılım nasıl olacak?
Sezar emir veriyor:
“365 gün çeken yıllarda en son aydan 1 gün düşülsün.”
O zamanlar yılbaşı, Mart ayında. Yani Şubat, yılın son ayı.
(september=7, october=8, november=9, december=10 da buradan geliyor)
Böylece Şubat ayı, 4 yılda bir 30 gün, diğer yıllarda 29 gün olmuş.
Sezar, bununla da yetinmeyip aylardan birine kendi ismini vermiş:
Julıus, yani July.
Sonradan imparator olan Augustus, Sezar’dan aşağı kalmamış ve sonraki aya kendi ismini vermiş:
Augustus, yani August.
Ancak Julius Sezar’ın ayı 31 günken Augustus’un ayı 30 gün olur mu?
O da emir vermiş:
“Yılın son ayından 1 gün daha alın, benim ayımı da 31 gün yapın.”
Zavallı Şubattan 1 gün daha alınmış ve Ağustosa eklenmiş.
O gün bu gündür şubat ayı, 4 yılda bir 29 gün, diğer yıllarda 28 gün, Sezar’ın ayı Temmuz ve Augustus’un ayı Ağustos da peş peşe 31 gün çeker oluvermiş…

15 Ekim 2012 Pazartesi

Dayanışma..


Kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmada:

Bir kadın bütün gece eve gelmemiş.
Ertesi sabah kocasına, “...gece bir arkadaşında kaldığını” söylemiş.
Kocası, karısının en yakın 10 arkadaşını aramış ve
hiçbiri karısının kendisinde kaldığını onaylamamış.
*
Erkekler üzerinde yapılan bir araştırmada:

Bir adam bütün gece eve gelmemiş.
Ertesi sabah karısına, “…gece bir arkadaşında kaldığını” söylemiş.
Karısı, kocasının en yakın 10 arkadaşını aramış ve
5 tanesi kocasının kendisinde kaldığını onaylamış,
diğer 5 tanesi ise kocasının hala kendisiyle birlikte olduğunu iddia etmiş.

1 Ekim 2012 Pazartesi

Bektaşi ve Hoca..


Bektaşi ile bir hoca birlikte yola çıkmışlar, bir süre sonra hoca:
-Namaz saati! demiş, başlamış kılmaya...
Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam... Bektaşinin beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş:
-Yahu bu ne uzun namaz böyle?
-Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları eda eyledim!
Bektaşi:
-Eh ben de bir namaz kılayım! demiş ve başlamış namaza...
Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca dayanamamış:
-Erenler, senin namaz da uzun sürdü!
-Önümüzdeki haftanın namazını kıldım!
Hoca şaşırmış:
-Yahu olur mu böyle şey? 
Bektaşi gülmüş:
-Mevla senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul etmesin ki?

Cüşş Ayı !


İki Türk Amerika'da araba ile Newyork’a giderken yanlarından kural, mural tanımadan hızla bir TIR geçer. Buna sinirlenen Türklerden birisi, camdan kafayı uzatır ve:
-Çüş ayı, diye bağırır.
Önlerinde giden Tır birden yavaşlamaya başlar ve diğer arabanın da durmasını zorunlu kılacak bir şekilde yolda durur. Tırdan iri yarı izbandut gibi birisi iner. Arkadaki arabanın yanına gelir ve Türkçe:
-Abi ne olur, şunu bi daha söyle. Yirmi senedir ben bu sözü hiç duymadım…

9 Eylül 2012 Pazar

Senin annen..


Kadının biri evli bir doktor ile çıkmaya başlar. Bir süre sonra da hamile kalır. Ne yapacaklarını bilemezler. Dokuz ay sonra, kadın tam da doğum yapacakken hastaneye prostatından şikâyet eden bir papaz gelir.
Doktor kadına,
- Ne yapacağımızı biliyorum. Papazı ameliyat ettikten sonra bebeği ona vereceğim ve ona bunun bir mucize olduğunu söyleyeceğim, der.
- Buna inanacak mı papaz? diye sorar kadın.
- Eh, der doktor, denemeye değer herhalde...
Doktor doğumu yaptırır ve papazın ameliyatına girer. Tam ameliyat biterken "Aman Allahım!" diye haykırır "Buna inanmayacaksınız!"
- Ne, der papaz, Ne oldu?!
- Bir çocuğunuz oldu!
- Ama bu imkansız!
- Doğumu şimdi ben yaptırdım, diye ısrar eder doktor. "Bu bir mucize, bakın işte bebeğiniz..."
Aradan 15 sene geçer. Papaz artık oğluna gerçekleri söylemenin zamanı
geldiğine inanır. Bir gün oğlunu çağırır yanına oturtur.
- Oğlum sana bir şey söyleyeceğim. Ben senin baban değilim..
Oğlu şaşırır.
- Ne demek ben senin baban değilim? der.
Papaz cevaplar:
- Ben senin annenim. Senin baban kardinal hazretleri...

4 Eylül 2012 Salı

Sen ne iş yaparsın??


Diktatör bir akşam meyhaneden içeri girer. Tezgâhtara yaklaşır. Ufak ufak demlenen bir sarhoşun yanına çöker. Oradan buradan konuşurlarken sorar:
-Böyle her gün içmek için ne kadar kazanıyorsun?
-Günde 2 bin lira.
-Peki kemerleri biraz sıkalım diye ücretleri azaltıp, koşulları ağırlaştırsak, ne kadar kazanırsın?
- 4 bın lira.
-Peki biraz daha sıkarsak kemerleri?
-O zaman 5 bin liraya para demem.
Diktatör kızar:
-Bu ne biçim iş. Köküne kadar sıkarsak?
-O zaman muhakkak 10 bin lira kazanırım.
Diktatör şaşırmıştır. Adamın ne iş yaptığını çok merak etmiştir. Sorar:
-Şeytan mısın, nesin. Ne iş yapıyorsun?
-Mezarcıyım!

1 Eylül 2012 Cumartesi

Belediye damgası..


Çok mutasıp bir aile çocuğu yine kendi gibi mutasıp eline el değmemiş bir kız bulur ve onunla evlenmeye karar verir.. Ama kız da kaşar mı kaşar, yatıp kalkmadığı erkek kalmamış. Delikanlının ailesi ne hikmetse tutturmuş “bekaret kontrolü yaptıracağız” diye, kız durumunu biliyor ama damadı kaçırmakta istemiyor. Zoraki kabul etmiş ve kara kara düşünmeye başlamış “durum ortaya çıktığında ben ne diyeceğim” diye.
En samimi arkadaşına durumu anlatmış, o da;
-"Canım bundan kolay ne var, git kasaba rica et herhangi bir etin üzerindeki zarı soyup sana versin, tanıdık bir doktor var, ona rica eder seni bakire yaparız" demiş.
Kız da arkadaşının dediğini aynen yapmış ve artık içi rahat olarak muayene olmaya gitmiş. Delikanlı orda, ailesi orda… doktor;
-"Uzan kızım" demiş, kız uzanmış, doktor muayeneye başlamış, birden kafasını kaldırıp ordakilere bakmış;
-"Allah Allah" demiş.
Ordakiler;
-"Ne oldu, bir problem mi var doktor?" demişler.
Doktor;
-"Bir dakika” deyip raftan ansiklopedileri indirmiş, bakmış bakmış, sürekli şaşkın şaşkın kıza bakıp "Allah Allah" deyip duruyormuş.
Delikanlı dayanamayıp sormuş;
-"Doktor bey yoksa bakire değil mi?"
Doktor;
-"Bakire olmasına bakire de… benim anlayamadığım belediyenin damgasının burda ne işi var?!!!!"

Şaka da..


Bir gün Temel balığa çıkar. İyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar, fakat birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar. Temel dua etmeye başlar. “Tanrım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım” der içinden.
Hava bir zaman sonra düzelir. Temel evine dönmeye başlar. Bir taraftan da balıklara bakar:
-“Bu balıklar fazla, yarısını dağıtsam olur” der içinden... Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar;
-“Bu balıkların yarısı da çok fazla.. ben bunların çeyreğini dağıtsam olur” diye söylenir.
Biraz daha zaman geçer. Temel tekrar balıklara bakar. Tam o sırada hava tekrar bozulur. Temel kafasını gökyüzüne diker:
-"Şaka da şaka… sen de şakadan hiç anlamaysun."

Arkeoloji..


Temel bilim adamı olarak bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir. Konferansta Amerikalılar anlatmaya başlar;
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk. Demek ki bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlar.
Sıra Türkiye’ye gelir ve Temel başlar konuşmaya..
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama bir şey bulamadık. Demek ki bizim atalarımız telsiz telefon kullanmışlar.

Yaşamak...


Kadın yeni bir işe müracaat etmiş medeni halini sormuşlar.
-Beş yıldır dulum, iki çocuğum var, biri on diğeri iki yaşında...
-Küçük çocuğunuz iki yaşında ve kocanız öleli beş yıl oldu öyle mi ?
-Evet, ama ben yaşıyorum!..

İDOL


Bir adamla karısı hayvanat bahçesini gezerken çiftlik hayvanlarının bulunduğu bölüme gelmişler ve bir çitin önünde durmuşlar.
Çitin üstünde "Bu boğa geçen sene tam 50 kez çiftleşti." yazıyormuş.
Kadın bunu okuduktan sonra kocasına dönerek;
-"Bu boğadan öğrenecek şeylerin olmalı" demiş.
Adamın siniri bozulmuş ama ses çıkarmamış.
Bir başka çite gelmişler ve bir başka yazı..
"Bu boğa geçen sene 100 kez çiftleşti!"
Kadın kocasına dönerek;
-"Deminkini boş ver asıl bunu örnek almalısın kendine" demiş.
Adam yine sesini çıkarmamış.
Bir sonraki çitte ise yeni bir yazı varmış..
"Bu boğa geçen sene tam 365 kere çiftleşti !!!"
Kadın kocasına dönerek;
-"Çüşş!!! Bir yıl boyunca her gün çiftleşmiş. Asıl bu boğayı kendine idol olarak seçmelisin!" demiş.
Adam artık dayanamamış…
-"Peki karıcım… ama bir sor bakalım, arkadaş hep aynı inekle mi çiftleşmiş?"

26 Ağustos 2012 Pazar

Goril..


Adamın biri bir sabah kalkar ve evinin çatısında bir goril görür. Ne yapacağını bilmez ve eve girip telefonun başına geçer. Rehberi karıştırırken bir ilan dikkatini çeker. 
“Gorilleriniz itina ile yakalanır!!!”
Adam telefon eder ve goril avcısı yarım saatte gelir. Araç panelvan tipinde bir kamyonettir. İçinden orta yaşlı bir adam ve aptal bakışlı bir bulldog iner. Adam elinde bir beyzbol sopası, bir ip merdiveni ve bir de çifte taşımaktadır. Ev sahibi sorar:
-Nasıl yakalayacaksın onu?
Adam cevaplar:
-Çok basit, önce merdivenle çatıya çıkacağım, beyzbol sopasıyla gorile vurup onu çatıdan düşüreceğim. Köpek özel eğitilmiştir, hemen gorilin bacağını ısırır ve ben inip onu araca kapatana kadar gitmesine izin vermez. Derken adam çifteyi ev sahibine bırakarak yukarı çıkmaya başlar. Ev sahibi:
-Peki ben bu silahla ne yapacağım? diye sorar. Adam:
-Eğer işler ters gider de goril beni çatıdan atarsa, köpeği hemen vur.

Saat..


Akıl hastasının biri saatini hastane bahçesindeki havuza atmış. Bunu gören arkadaşı yanına yanaşmış ve konuşmaya başlamışlar:
-”Niye attın saati havuza?”
-”Nasıl yüzdüğünü görmek için.”
-”Peki, kurdun mu?”
-”Hayır.”
-”Enayi, hiç kurmadan yüzer mi?”