22 Nisan 2013 Pazartesi

Çocuklar...


Dört arkadaş barda muhabbete dalmıştır. İçlerinden biri tuvalete gider. Üç arkadaş sohbetlerine devam ederler.
Birinci adam oğlundan söz eder:
-"Benim oğlan araba yıkamakla işe başladı. Bir baltaya sap olamayacak diye korkuyordum. Ama bir gün arabasını yıkadığı adamlardan biri ona iş teklif etmiş. Sonra iyi bir araba satıcısı oldu. Hatta o kadar iyi para kazandı ki Geçenlerde bir arkadaşının doğum gününde ona Mercedes aldı."
İkinci adam da mevzuya girer:
-"Benim oğlum da biraz problemliydi. Büyük bir emlak şirketinde çalışırken inanılmaz bir iş kaptı. Ondan sonra ilerledi, acayip zengin oldu. Çalıştığı şirketi de satın aldı. Geçenlerde bir arkadaşının doğum gününde ona bir ev bile hediye etti.."
Diğerlerini dinleyen üçüncü adam da heyecanla söz alır.
-"Aynen benimki de öyle. İşe bir borsa şirketinde temizlik elemanı olarak başladı. Bir gün kendi kendine hesaplar yaparken patron tarafından fark edilince broker oldu. Büyük başarılarla inanılmaz bir servete sahip oldu. Üstelik de en iyi arkadaşına bir milyon dolarlık hisse senedi armağan etti.."
Bu sırada dördüncü adam tuvaletten çıkmış ve sohbete katılmıştır. Diğerleri ona çocuklarından bahsettiklerini söyleyince adam içini çekerek konuşmaya başlar:
-"Ehh ! Benim oğlumun bir hayal kırıklığı olduğunu itiraf etmeliyim. Doğru düzgün bir işte dikiş tutturamadı.. Berber çıraklığı falan yaptı. Uyuşturucuya bulaştı. Derken onun yoldan çıkmış olduğunu fark ettim.. Maalesef aktif homoseksüel imiş! Çok çok üzüldüm. Bir sürü erkekle birlikte olduğunu duydum…”
Adam, gülümsemeye çalışarak konuşmasına devam eder…
-“Ama işe iyi tarafından bakmaya çalışıyorum. Geçen doğum gününde i… arkadaşları ona bir Mercedes, bir ev ve bir milyon dolarlık hisse senedi hediye etmişler...”

8 Nisan 2013 Pazartesi

An Meselesi..


Temel Trabzon’a Emniyet müdürü olmuş...
Yurt çapında bir suçlu aranıyormuş. Bütün emniyet müdürlüklerine suçlunun bir adet cepheden ve iki adet profilden resmi dağıtılmış.
İki gün sonra Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nden bir faks gelmiş:
- Suçlulardan ikisini yakaladık. Üçüncüsünün yakalanması an meselesi…

1 Nisan 2013 Pazartesi

Haham aklı..


Ülkenin birindeki büyük şehirlerden birinde bir kilise, havra ve cami tesadüf birbirine nerdeyse komşu mesafesindeymiş..
Zamanla papaz, haham ve hoca arkadaş olmuşlar.
Üçü de kendi dinince ibadetini yaptırır, sonra bir arada vakit geçirirlermiş.
Gel zaman git zaman, yaz aylarında avluda kâğıt oynamaya başlamışlar.
İnsan azmaya görsün, bir süre sonra bu oyunları kumara dönüşmüş...
Oysa yaşadıkları ülkede kumar kesinlikle yasak.
Sonunda müzevirin biri ihbar etmiş "hocaları" ve polis baskın yapıp toplamış muhteremleri.
Papaz, İmam ve Haham toparlanıp oyun kâğıtlarını saklayıvermişler.
Komiser kendinden emin önce sorgulamış papazı:
- "Sen din adamısın, yalan söylemek sana yakışmaz, söyle, kumar oynuyordunuz, değil mi?"
Papaz işin nereye varacağını kestirip inkâr edivermiş oracıkta...
Komiser inanmamış getirttirmiş İncil'i kiliseden:
- "Öyleyse Mukaddes kitap üzerine yemin et" demiş.
Papaz bir kere hayır demişken, şimdi itiraf ederse büsbütün kötü olacağını da bildiğinden, "Ne yapayım," diye düşünüp,
"şimdi yalan yere yemin eder, sonra kiliseye gidip günah çıkartırım, Allah'ım da beni affeder."
Elini kitaba basıp yemin edince, komiserin yapacak iki şeyi kalmış,
Dönmüş hocaya:
- "Bak hoca efendi, bilirim İslamiyet’te yalan söylemek çok günahtır. İtiraf et; kumar oynuyordunuz, değil mi?"
Hoca düşünmüş, "evet" dese hem papazı ele verecek, hem de kendisi güme gidecek.
"Papaz bizden daha kıdemli, inkâr ettiyse bir bildiği vardır. Arkadaş uğruna işleyeceğim bu suçu Allahlım elbet affeder" diye düşünüp kendini avutup, basmış yemini.
Sıra Haham Salamon 'a gelmiştir...
Komiser bu son kozu da kaybetmek istemediğinden, bütün hışmı ile:
- "Söyle Haham efendi," demiş,
- "Sakın inkâr etme, kumar oynuyordunuz, değil mi..?"
Haham ellerini teslim olurcasına kaldırmış...
- "İyi de komiser bey... Kiminle?.."

Sınıflandırma..


Oto galeri sahibi, düşünceli düşünceli başını sallayıp, karısına yakındı:
- Anlayamadım yahu! Üç ay önce yeni evli bir çifte, kelepir bir otomobil satmıştım. Aradan bunca zaman geçti, metelik göndermediler daha!!. Acaba başlarına bir şey mi geldi? Çok da dürüst ve sevimli insanlardı.
Bunun üzerine bir mektup daha yazıp, durumu hatırlatmaya karar verdiler. Ve üç gün sonra şu yanıtı aldılar:
- Sayın bayım... Evliliğimizin ilk gününde, oturup alacaklılarımızı üç gruba ayırdık:
1) En münasip zamanda alacakları ödenecek olanlar
2) Er geç alacakları bir gün ödenecek olanlar
3) Alacakları hiç bir zaman ödenmeyecek olanlar…
Gösterdiğiniz olağanüstü nezaket karşısında sizi üçüncü gruptan ikinci grup alacaklılar sınıfına geçirdiğimizi bildirir, saygılarımızı sunarız.