Ülkenin birindeki büyük şehirlerden birinde
bir kilise, havra ve cami tesadüf birbirine nerdeyse komşu mesafesindeymiş..
Zamanla papaz, haham ve hoca arkadaş
olmuşlar.
Üçü de kendi dinince ibadetini yaptırır,
sonra bir arada vakit geçirirlermiş.
Gel zaman git zaman, yaz aylarında avluda
kâğıt oynamaya başlamışlar.
İnsan azmaya görsün, bir süre sonra bu
oyunları kumara dönüşmüş...
Oysa yaşadıkları ülkede kumar kesinlikle
yasak.
Sonunda müzevirin biri ihbar etmiş
"hocaları" ve polis baskın yapıp toplamış muhteremleri.
Papaz, İmam ve Haham toparlanıp oyun
kâğıtlarını saklayıvermişler.
Komiser kendinden emin önce sorgulamış papazı:
- "Sen din adamısın, yalan söylemek sana
yakışmaz, söyle, kumar oynuyordunuz, değil mi?"
Papaz işin nereye varacağını kestirip inkâr
edivermiş oracıkta...
Komiser inanmamış getirttirmiş İncil'i kiliseden:
- "Öyleyse Mukaddes kitap üzerine yemin
et" demiş.
Papaz bir kere hayır demişken, şimdi itiraf
ederse büsbütün kötü olacağını da bildiğinden, "Ne yapayım," diye
düşünüp,
"şimdi yalan yere yemin eder, sonra
kiliseye gidip günah çıkartırım, Allah'ım da beni affeder."
Elini kitaba basıp yemin edince, komiserin
yapacak iki şeyi kalmış,
Dönmüş hocaya:
- "Bak hoca efendi, bilirim İslamiyet’te
yalan söylemek çok günahtır. İtiraf et; kumar oynuyordunuz, değil mi?"
Hoca düşünmüş, "evet" dese hem
papazı ele verecek, hem de kendisi güme gidecek.
"Papaz bizden daha kıdemli, inkâr
ettiyse bir bildiği vardır. Arkadaş uğruna işleyeceğim bu suçu Allahlım elbet
affeder" diye düşünüp kendini avutup, basmış yemini.
Sıra Haham Salamon 'a gelmiştir...
Komiser bu son kozu da kaybetmek
istemediğinden, bütün hışmı ile:
- "Söyle Haham efendi," demiş,
- "Sakın inkâr etme, kumar oynuyordunuz,
değil mi..?"
Haham ellerini teslim olurcasına kaldırmış...
- "İyi de komiser bey... Kiminle?.."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder