30 Mart 2010 Salı

Onun masrafı ağır be molla...

Zengin ve ikram seven ağanın konağına bayramda önce bir molla gelmiş, peşinden de Bektaşi... Ağa ikisini de ağırladıktan sonra ocak başında kahvelerini içerken mollaya sormuş:
— Tütün içer misiniz?
— Estağfurullah, mekruhtur!
— Ya içki?
— Aman efendim haramdır, hiç olur mu?
— Ya kadınlarla ilişkiniz?
— Hiç olur mu, biz harama uçkur
çözmeyiz!
— Saz, çalgı, musiki?
— Tövbe tövbe! Bunları, bana sorarak günaha giriyorsunuz.
Ağa, Bektaşi'ye dönmüş, aynı soruları ona da sormuş, Bektaşi her soruya;
— Eyvallah imanım, emrin olur! diye cevap vermiş...
Yemek bitmiş, misafirler yola çıkarlarken ağa onlara diş kirası vermiş. Mollaya bir altın, Bektaşi'ye de elli altın. Bunun üzerine Molla itiraz etmiş:
— Böyle bir kâfir adama elli altın, bana bir altın veriyorsun.Sana yakıştı mı bu ağam?
Ağa gülmüş;
— Onun masrafı ağır be Molla!

Hiç yorum yok: