Anadolu’nun Ağalık düzeni
süren bölgelerinde, herkes başı sıkışınca, bir derdi olunca doğru ağaya koşar.
Çünkü Ağa güçlüdür, beceriklidir, her şeyi bilir.
Küçük Reşo'nun da kamışına
su yürümüş. Yani ergenliğe erişmiş. Ama bu farkında değil aleti devamlı şişiyor
ağrıyor. Hastalandığını sanmış ve doğru Ağaya koşmuş. Kapıyı açan Ağaya aletini
göstererek ağlamaklı bir sesle:
- Ağam şişti, inmir...!
Ağa durumu anlamış. İçerden
buz almış ve Reşo'nun alete buzu basmış. Buzun etkisiyle ağrı ve şişlik
kalmamış. Reşo rahatlamış ve mutlu bir şekilde eve dönmüş. Ama ertesi gün aynı
dert. Yine şişlik ve ağrılar. Tekrar Ağaya koşmuş. Yine buz faslı. 3. gün yine
ağrı ve şişten şikâyetle Ağaya koşmuş. Kapıyı çalmış. Bu kez Ağanın karısı
açmış kapıyı.
- Abla Ağam evde yoh midir?
- Yohtir Ula! ne yapacaksın
Agayi?
Reşo, bu kez Ağanın
karısına aleti işaret ederek, sızlanmış:
- Abla şişti. İnmir..!
Abla durumu anlamış ve Reşo'yu
içeri almış. Reso'nun aletini bir güzel indirmiş ve göndermiş. Reşo, bu tedavi
yönteminden oldukça memnun kalmış. Ertesi gün yine dayanmış Ağanın kapısına.
Kapıyı bu kez Ağa açmış.
- Yine ne var ula, demiş
- Ağam, abla yohtur.?
- Ablayı ne yapacaksın ula
poh yiyen?
Reşo, aletini işaret
ederek;
- Vallah Ağam o senden eyidir.
O hem şişini indirir. Hem de iltihabini alir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder